1/12/2025

**"ABD: Süper Güçten Küresel Sömürgeciye – Acımasız Politikaların Tarihsel Arka Planı"**

 **"ABD: Süper Güçten Küresel Sömürgeciye – Acımasız Politikaların Tarihsel Arka Planı"**




ABD'nin günümüzde acımasız olarak nitelendirilen bir süper güç ve ekonomik sömürüye dayalı bir sisteme sahip olması, tarihsel, siyasi ve ekonomik pek çok faktörün bir sonucudur. Bu durumu anlamak için, tarihsel süreçteki belli başlı olayları ve politikaları incelemek gerekir:  


---


### **1. Kapitalist Sistem ve Ekonomik Çıkarlar**  

ABD, kurulduğu günden bu yana serbest piyasa ekonomisi ve kapitalist değerler üzerine inşa edilmiştir. Kapitalizmin temel prensiplerinden biri olan "sınırsız büyüme" ve "kâr maksimizasyonu" arayışı, ABD'yi hem ekonomik hem de askeri olarak dünyanın dört bir yanında varlık göstermeye yönlendirmiştir. Bu sistem, şirketlerin ve elit sınıfların gücünü artırırken, küresel çapta adaletsizliklere yol açmıştır.  


Özellikle **II. Dünya Savaşı'ndan sonra** ABD, küresel ekonominin lideri haline geldi. Bu dönemde, Amerikan şirketleri düşük maliyetli üretim için gelişmekte olan ülkeleri sömürmeye başladı ve doğal kaynaklara erişim amacıyla bu bölgelerde istikrarsızlık yaratan politikaları destekledi.  


---


### **2. Sömürgecilik ve Askeri Müdahaleler**  

ABD doğrudan sömürgecilik yerine, ekonomik ve siyasi nüfuz yoluyla "yeni sömürgecilik" modelini benimsemiştir. Şirketler ve finans kurumları aracılığıyla ülkeleri borçlandırarak kontrol altına almak ve kaynaklara erişimi sağlamak, ABD’nin 20. yüzyıl boyunca uyguladığı bir strateji olmuştur.  

- **Orta Doğu**: Petrol kaynakları üzerindeki hakimiyet, ABD'nin bölgedeki çatışmalara müdahil olmasının ana nedenlerinden biri olmuştur. Irak işgali (2003), bu yaklaşımın çarpıcı bir örneğidir.  

- **Latin Amerika**: CIA destekli darbelerle demokratik yönetimler devrilmiş (örneğin Şili’de Allende’nin devrilmesi, 1973), ABD yanlısı otoriter rejimler kurulmuştur.  

- **Vietnam ve Kore Savaşları**: Komünizmin yayılmasını engellemek bahanesiyle bu bölgelerde askeri müdahalelerde bulunulmuş, milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine neden olunmuştur.  


---


### **3. Askeri Güç ve Endüstriyel Kompleks**  

ABD'nin askeri harcamaları, dünyanın geri kalan ülkelerinin toplamından daha fazladır. "Askeri-sanayi kompleksi" (military-industrial complex) adı verilen yapı, savaşlardan ekonomik çıkar sağlamak için çalışır. Bu yapı, sürekli savaş ve çatışma ortamı yaratmak için lobi faaliyetlerinde bulunur. Örneğin:  

- Silah satışlarıyla dünyanın en büyük silah ihracatçısıdır.  

- Dünyanın birçok bölgesinde askeri üsler kurarak jeopolitik hakimiyetini sürdürür.  


---


### **4. Küresel Finans Sistemi ve IMF/Dünya Bankası Kontrolü**  

ABD, **IMF** ve **Dünya Bankası** gibi uluslararası finans kuruluşları üzerinde güçlü bir etkiye sahiptir. Bu kurumlar, gelişmekte olan ülkelere kredi verirken, bu ülkelerden neoliberal politikaları benimsemelerini talep eder. Sonuç olarak:  

- Ülkelerin ekonomileri dışa bağımlı hale gelir.  

- Doğal kaynaklar ve stratejik sektörler, Amerikan ve Batılı şirketler tarafından kontrol edilir.  


---


### **5. Medya ve Kültürel Hegemonya**  

ABD, sadece ekonomik ve askeri gücüyle değil, aynı zamanda kültürel etkisiyle de küresel nüfuzunu genişletmiştir. Hollywood, medya, müzik ve teknoloji şirketleri, Amerikan değerlerini ve tüketim kültürünü dünyaya yayarak, ekonomik çıkarlarını destekler. Bu kültürel hegemonya, Amerikan yaşam tarzını cazip hale getirirken, diğer kültürlerin kimliklerini silikleştirmiştir.  


---


### **6. İnsan Hakları ve Demokrasi Söyleminin İstismarı**  

ABD, demokrasi ve insan haklarını savunduğunu iddia ederek dış müdahalelerini meşrulaştırmıştır. Ancak bu müdahalelerin büyük çoğunluğu ekonomik çıkarlar ve siyasi kontrol amacı taşımaktadır.  

- Örneğin, Irak ve Afganistan gibi ülkelerde demokrasi vaadiyle yapılan müdahaleler, milyonlarca insanın ölümüne ve büyük ölçekte yıkıma neden olmuştur.  

- Bu müdahaleler genellikle Amerikan şirketlerinin petrol, enerji ve altyapı ihalelerini kontrol altına almasıyla sonuçlanmıştır.  


---


### **Sonuç: Sistematik Sömürü ve Güç Politikası**  

ABD'nin günümüzde acımasız ve sömürüye dayalı bir güç olarak görülmesi, tarihsel olarak ekonomik çıkarlarını ve jeopolitik nüfuzunu her şeyin önüne koymasından kaynaklanır. Ancak bu yaklaşım, dünyanın birçok bölgesinde istikrarsızlık, yoksulluk ve çatışmalara neden olmuş, aynı zamanda Amerikan halkının da refahını sorgulayan iç krizler yaratmıştır.  


Bu durum, ekonomik eşitsizliklerin derinleşmesi, çevresel tahribat ve sosyal huzursuzluklar gibi küresel sorunları daha da şiddetlendirmiştir. ABD’nin bu politikaları, dünya genelinde büyük tepkilere ve anti-Amerikancı bir söylemin güçlenmesine neden olmaktadır.  


### 1960'lar Amerika’sında Karışıklık ve Devrim Rüzgarları  


1960’lar Amerika Birleşik Devletleri tarihinde toplumsal, siyasi ve kültürel çalkantıların zirve yaptığı bir dönem olarak kaydedilmiştir. Bu yıllar, yalnızca yurtiçindeki protesto hareketleri ve devrimci atmosferle değil, aynı zamanda CIA operasyonları, suikastler ve devletin derin yapılarının gölgesinde yaşanan olaylarla da dikkat çekmiştir. Bu makalede, o dönemin karmaşık dinamiklerini ve kritik olaylarını ele alacağız.  


---


### **Toplumsal Hareketler ve Protestolar**  

1960’lar, Amerikan toplumunda köklü değişim taleplerinin ortaya çıktığı bir dönemdir. Siyahilerin medeni haklar mücadelesi (Civil Rights Movement), ırk eşitliği için sokakları dolduran milyonlarca insanla yükselmiş, Martin Luther King Jr. gibi liderlerin önderliğinde geniş bir halk desteği bulmuştur. Aynı dönemde, kadın hakları, Vietnam Savaşı karşıtı protestolar ve öğrenci hareketleri toplumu derinden sarsmıştır.  


**Vietnam Savaşı'nın Etkisi**  

Vietnam Savaşı, gençlerin sokaklara dökülmesine ve "Barış" sloganlarının Amerikan kültürüne yerleşmesine neden oldu. Savaşın gerekliliğini sorgulayan geniş kesimler, hükümetin şeffaflığına olan güveni sorguladı. Bu durum, "Derin Devlet" (Deep State) kavramının tartışılmasına da zemin hazırladı.  


---


### **Suikastler ve Siyasi Çalkantılar**  

1960’lar, ABD’de birçok önemli liderin suikastle öldürüldüğü bir dönem olarak bilinir. Bu olaylar, dönemin siyasi istikrarsızlığını daha da derinleştirdi ve komplo teorilerinin yayılmasına yol açtı.  


1. **John F. Kennedy (1963)**  

   ABD Başkanı John F. Kennedy, 22 Kasım 1963'te Dallas'ta öldürüldü. Resmi raporlar, suikastin Lee Harvey Oswald tarafından bireysel bir eylem olduğunu savunsa da, olayın arkasında CIA, Sovyetler Birliği, Küba ya da Amerikan askeri-sanayi kompleksi gibi grupların olabileceği yönünde birçok iddia ortaya atıldı.  


2. **Malcolm X (1965)**  

   Siyahilerin hakları için mücadele eden devrimci lider Malcolm X, 21 Şubat 1965’te New York'ta bir konferans sırasında öldürüldü. Ölümünden sonra, suikastin FBI ve CIA'nin kara propaganda operasyonlarıyla bağlantılı olduğu yönünde güçlü iddialar ortaya çıktı.  


3. **Martin Luther King Jr. (1968)**  

   Medeni haklar lideri Martin Luther King Jr., 4 Nisan 1968'de Memphis'te öldürüldü. Resmi olarak James Earl Ray suikastin sorumlusu ilan edilse de, King ailesi suikastin derin devlet operasyonu olduğuna inandıklarını defalarca dile getirdi.  


4. **Robert F. Kennedy (1968)**  

   John F. Kennedy’nin kardeşi ve Demokrat Parti başkan adayı Robert F. Kennedy, 5 Haziran 1968’de Los Angeles’ta bir otelde öldürüldü. Sirhan Sirhan adlı bir Ürdünlü suikastçi yakalandı; ancak olayın arkasında CIA veya başka grupların olduğu iddiaları güncelliğini korumaktadır.  


---


### **CIA ve "Derin Devlet" İddiaları**  

1960’lar, CIA’nın yalnızca yurtdışında değil, yurtiçinde de etkili bir güç olduğu bir dönemdir. CIA, Latin Amerika'da hükümet darbeleri düzenlemiş, Vietnam’daki savaşın kontrolünde kilit bir rol oynamış ve yurtiçinde liderlere karşı kara propaganda yapmıştır. Özellikle Kennedy suikastindeki potansiyel rolleri, bu dönemin siyasi kaosunu daha da karmaşık hale getirmiştir.  


**Devletin Gözetleme Programları**  

FBI’ın COINTELPRO programı ile sivil haklar liderlerini, öğrenci hareketlerini ve savaş karşıtı grupları izlediği ortaya çıkmıştır. Devlet, bu dönemde aktivistleri bastırmak için yasa dışı yöntemlere başvurmuş, bu da halkın devlete olan güvenini sarsmıştır.  


---


### **Marilyn Monroe ve Hollywood'un Gölgesi**  

Bu dönemde Hollywood’un da siyasi oyunların bir parçası haline geldiği iddiaları dikkat çekmiştir. 1962’de ölen ünlü oyuncu Marilyn Monroe’nun, Kennedy ailesiyle olan ilişkileri nedeniyle öldürülmüş olabileceği yönündeki söylentiler hâlâ tartışılmaktadır.  


---


### **Sonuç**  

1960’lar Amerika’sı, toplumsal devrimlerin, siyasi çalkantıların ve derin devlet iddialarının bir arada yaşandığı, karmaşık ve çalkantılı bir dönemdir. Bu yıllarda yaşanan olaylar, yalnızca Amerikan tarihini değil, tüm dünya siyasetini ve kültürünü şekillendirmiştir. Suikastler, protestolar ve derin devlet iddiaları, Amerikan toplumunda kalıcı izler bırakmıştır.