Sürü Bilinci ve Bireysel Düşüncenin Baskılanması
Tarih boyunca güçlü yönetimler, halkı kontrol altında tutmanın en etkili yollarından birinin sürü bilincini teşvik etmek olduğunu keşfetti. Eleştirel düşünceden yoksun bırakılan toplumlar, sorgulamak yerine itaate yönlendirilir, böylece yönetici sınıfların ve çıkar gruplarının kontrolü kolaylaşır. Bu durum, yalnızca Ortadoğu’ya özgü bir olgu değil; Roma’dan Osmanlı’ya, Avrupa Orta Çağı’ndan günümüz modern devletlerine kadar her dönemde farklı yöntemlerle uygulanmıştır.
Sürü Bilinci Nasıl Oluşturulur?
Sürü bilincinin yaratılması için birkaç temel mekanizma vardır:
1. Dini Dogmalar ve İtaat Kültürü
• Din, toplumsal düzeni sağlamak ve ahlaki normlar oluşturmak için güçlü bir araçtır. Ancak tarih boyunca birçok kez eleştirel düşünceyi bastırmak için de kullanılmıştır.
• Evrim teorisini “küfür” olarak gören, bilimsel düşünceyi “şeytan işi” olarak yaftalayan anlayış, toplumun sorgulama yetisini elinden alır.
• Ortadoğu’da “cennete gitmek için şehit olma” fikri, kitlelerin kontrolünü sağlamak için tarih boyunca kullanılmıştır.
2. Eğitimin Bilimden Koparılması
• Türkiye’de müfredattan integralin çıkarılması, eleştirel ve analitik düşünceyi azaltmanın bir örneğidir.
• Osmanlı’nın son döneminde bilimsel eğitim geriye atılmış ve bu da Batı’nın ilerlemesine karşı bir geri kalmışlık yaratmıştır.
• Bilim yerine dogmalarla beslenen bir toplum, sorgulamadan uzaklaşır ve manipülasyona açık hale gelir.
3. Korku ve Güçlü Lider Kültü
• Despot yöneticiler, halkın kendi ayakları üzerinde durmasını engellemek için korku politikaları uygular.
• Demokrasi, bireysel irade ve özgürlük ister. Ancak despotların yönettiği toplumlarda birey yerine kitle ön plandadır.
• Ortadoğu’da halkın sürekli olarak güçlü liderler seçmesi, bireysel özgürlüğün bastırılmasıyla ilgilidir.
Ortadoğu ve Sürü Bilinci: Tarihten Günümüze
Ortadoğu, tarih boyunca dış güçlerin müdahalesine en açık bölgelerden biri oldu. Ancak asıl problem, dış güçlerden çok içerideki sistemin halkı manipülasyona açık hale getirmesidir.
• Lawrence, Osmanlı’ya karşı Arapları isyana teşvik etti. Eğer halk bilinçli olsaydı, dışarıdan gelen bir ajanın onları manipüle etmesi mümkün olmazdı.
• Max von Oppenheim, Osmanlı’yı Almanya’nın çıkarları için seferber etmek amacıyla “cihat” çağrısını destekledi.
• Schliemann, Truva hazinelerini çaldı. Ancak halk kendi kültürel mirasına bilinçli sahip çıksaydı, bu mümkün olmazdı.
Bugün de benzer durumlar yaşanıyor. CIA ve BOP gibi projeler, halkı kendi kaderini belirleyemeyen ve dışarıdan gelen müdahalelere açık hale getiren sistemlerin sonucudur.
Bireysel Düşünceye Geçiş: Kurtuluş Yolu
Sürü bilincinden kurtulmanın tek yolu, bireysel düşünceyi ve sorgulama kültürünü teşvik etmektir. Bunun için:
• Bilimsel eğitime ağırlık verilmelidir. Matematik, fizik, felsefe ve eleştirel düşünce eğitimi güçlendirilmelidir.
• Dini dogmaların siyasetten ve eğitimden ayrılması gerekir. Din, bireyin inancı olarak kalmalı, toplumu kontrol aracı olarak kullanılmamalıdır.
• Halk ekonomik ve politik olarak bağımsız hale getirilmelidir. Sömürüye açık olmayan, kendi kaynaklarını yöneten toplumlar manipüle edilemez.
Sonuç: Halk Güçlü Olursa, Dış Güçler Başarısız Olur
Eğer halk güçlü olsaydı, ne Lawrence kolayca ayaklanma çıkarabilirdi, ne de CIA destekli projeler başarıya ulaşabilirdi. Tarihi değiştiren şey, güçlü liderler değil; bilinçli ve özgür bireylerden oluşan toplumdur.
Toplum, bireysel özgürlük ve eleştirel düşünceyle güçlenmezse, her zaman birilerinin oyun sahası olmaya devam edecektir.