Mars’ta hayat mi var? Sorusunu çok duydum ve boşverin ölümlü dünyada.
Hayat Mars’ta mı, Yoksa Bizde mi?
İnsanlık, binlerce yıldır gökyüzüne bakıp aynı soruyu soruyor: “Yalnız mıyız?”
Bu sorunun cevabını Mars’ın kızıl topraklarında, uzak yıldız sistemlerinde ya da buzlu uyduların altında arıyoruz. Oysa belki de en önemli cevap, çok daha yakınımızda — kendimizde.
Mars’ta, bugünkü bilgilerimize göre hayat yok. Belki de hiç olmadı. Ama bu, evrenin sessiz ve ölü olduğu anlamına gelmez. Çünkü insan olduğu yerde hayat vardır. Ve hayatın olduğu yerde; hayal vardır, fantezi vardır, üretim vardır. Gelişmek, büyümek, bilinmeyeni keşfetmek vardır. İnsan, yalnızca yaşayan bir organizma değil; evreni hisseden, düşünen ve dönüştüren bir bilinçtir.
Bizler, yıldızların külleriyle yoğrulmuş bedenlerimizde, evrenin sırlarını çözmeye çalışan düşünen makineleriz. Bilincimiz, atomların rastgele dansından fazlasıdır. İnsan, gezegenleri yaşanabilir kılmakla kalmaz; aynı zamanda yaşadığı yeri anlamla doldurur. Mars’ta suyun olup olmaması, orada oksijen bulunup bulunmaması belki teknik bir ayrıntıdır. Esas mesele şudur: İnsan oraya gittiğinde, hayat da onunla birlikte gider.
Çünkü insan, yaşamı yalnızca sürdürmez; onu yeniden inşa eder.
İnsan, olduğu yere medeniyet götürür.
Hayatın olmadığı yerde anlam yaratır.
⸻
Peki ya ölüm?
“Ölümlü bir dünyadayız, hepimiz öleceğiz,” denir.
Doğrudur, bedenler fanidir. Ama insan, ölümden değil hiçlikten korkar. Yok olup gitmek, bilinçli varlıklar için en derin endişedir.
Yine de belki ölüm, bir yokluk değil; bir dönüşümdür.
Evrenin büyük döngüsünde her şey dönüşür: Yıldızlar süpernovalarla patlar, elementler dağılır, yeni gezegenler doğar. Yaşam, sürekli bir dönüşümle kendini tekrar eder. Belki bilinç de bu döngünün bir parçasıdır; başka bir forma, başka bir düzleme geçer.
Ölüm, bir son değil; sonsuzluğa açılan yeni bir başlangıç olabilir.
⸻
Sonuç olarak:
Mars’ta henüz hayat yok olabilir. Ama bu, evrende yaşamın olmadığını göstermez. Çünkü insan, gittiği yere yaşamı götüren tek varlıktır. Ve yaşam sadece nefes almak değil; hayal kurmak, anlam yaratmak, evreni sevmek ve dönüştürmektir.
İnsan olduğu yerde hayat vardır.
Ve hayatın olduğu yerde; gelecek vardır.
@sıkı hayranlar