Ortadoğu Neden Savaş İçinde?
Ortadoğu, tarih boyunca medeniyetlerin doğduğu, bilimin, sanatın ve kültürün merkezi olan bir coğrafyaydı. Ancak bugün, savaşlarla, yıkımlarla ve kaosla anılan bir bölgeye dönüşmüş durumda. Bu dönüşüm, yalnızca dış müdahalelerin değil, bölge içindeki zihniyetlerin de bir sonucudur.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında bu karanlığı aydınlatmak için atılan en önemli adımlardan biri, Köy Enstitüleriydi. Bu enstitüler, halkın eğitim seviyesini yükseltmek, feodal düzeni kırmak ve dinin siyasi bir araç olarak kullanılmasını engellemek için kuruldu. Halk, eğitimle birlikte bilinçlenmeye, haklarını savunmaya ve modernleşmeye başladı. Bu durum, feodal yapıların, aşiret düzeninin ve dini siyasete alet edenlerin gücünü tehdit etti.
Ancak Köy Enstitüleri, kısa sürede çamur atılarak ve çeşitli iftiralarla hedef alındı. Nihayetinde kapatıldı. Bu süreç, yalnızca Türkiye’yi değil, tüm Ortadoğu’yu etkileyen bir CIA projesi olan Siyasal İslam’ın yayılmasının önünü açtı. Eğitim ve modernleşme projelerinin yerini, dini ve ideolojik dogmalara dayalı bir anlayış aldı. Böylece, medeniyetin bir zamanlar yükseldiği Ortadoğu, karanlığa gömüldü.
CIA ve Siyasal İslam Oyunu
CIA’nin bölgede oynadığı oyunlar, Afganistan, İran, Irak ve Suriye gibi ülkelerde tam anlamıyla bir cehennem yarattı. Bu ülkeler, etnik ve mezhepsel çatışmaların merkezi haline geldi. Lübnan’ın başkenti Beyrut, bir zamanlar “Doğu’nun Paris’i” olarak anılırken, bugün savaş ve yıkımla anılıyor. Türkiye de benzer bir tehlikeyle karşı karşıya.
Bu politikaların temelinde, ABD’nin Ortadoğu stratejisini belirleyen liderlerin açık beyanları var. Örneğin, ABD’nin eski Başkanlarından Richard Nixon ve sonra 2000 yılında dönemin Pentagon yetkilisi BOP Projesin Babası sayılır Paul Wolfowitz gibi isimler, bölgede laiklik ve demokrasinin varlığını tehdit olarak gördüklerini açıkça ifade etmişlerdir.
Nixon’in şu sözleri bu stratejiyi net bir şekilde ortaya koyuyor:
“Müslüman ülkelerde demokrasi ve laiklik olmasına izin veremeyiz. Eğitim sisteminin ve ülke idaresinin din temelleri üzerine kurulması gerekiyor. Başlarındaki çobanı ele geçirince, ülkeyi biz yönetiriz. Bu doğrultuda tedbirler almak zorundayız.”
Kaynak: https://tr.m.wikiquote.org/wiki/Richard_Nixon
Bu anlayış, yalnızca dış müdahalelerle sınırlı kalmayıp, bölgedeki işbirlikçilerin desteğiyle uygulanmıştır. Siyasal İslamcı hareketlerin güçlenmesi ve eğitim sistemlerinin modernleşmeden uzaklaştırılması, bu politikanın bir parçasıdır.
Çifte Standart ve Toplumun Çöküşü
Türkiye’de son yıllarda yaşanan bazı olaylar, toplumdaki çifte standartları açıkça ortaya koyuyor. Ezan Türkçe okunduğunda kıyamet koparılıyor, Kur’an Türkçe okutulmaya çalışıldığında büyük tepkiler geliyor. Ancak çocuklara yönelik cinsel istismar olaylarında, bu zihniyetin temsilcileri ve onların desteklediği yapılar sessiz kalıyor. Hatta bir hükümet yetkilisi “Bir kereden bir şey olmaz” diyerek skandal bir açıklamada bulunuyor. Bu açıklama karşısında ise toplumsal bir kıyamet kopmuyor.
Bu tablo, halkın bir kısmının hala Orta Çağ karanlığında yaşadığını gösteriyor. Feodal yapılar, dini dogmalar ve cehalet, modernleşmenin önündeki en büyük engeller. Ancak bu durum, yılgınlığa neden olmamalı.
Çözüm: Eğitim ve Bilinçlenme
Ortadoğu’nun karanlıktan kurtulması için çözüm, eğitimde yatıyor. Türkiye’nin ilk yıllarında olduğu gibi, halkın bilinçlenmesi ve modernleşmesi sağlanmalı. Köy Enstitüleri, bu coğrafyada devam ettirilmesi gereken bir modeldir. Eğitimle, halkın kendi kaderine sahip çıkması, haklarını savunması ve çağdaş bir toplum inşa etmesi mümkündür.
Ancak bu süreçte, yalnızca eğitim projeleri değil, aynı zamanda emperyalist politikaların farkına varılması da gereklidir. Wolfowitz ve Nixon gibi isimlerin stratejilerinin arka planında, halkları cahil bırakmak ve kontrol edilebilir bir toplumsal düzen yaratmak vardır. Bu politikalara ve işbirlikçilerine karşı, halkın bilinçlenmesi ve direnmesi hayati önemdedir.
Görünür gerçek şudur ki, cehaletin hakim olduğu bir toplumda medeniyet inşa edilemez. Bu nedenle, Köy Enstitüleri gibi projelerle halkın aydınlanması sağlanmalı ve Ortadoğu’yu yeniden medeniyetin beşiği haline getirmek için çaba sarf edilmelidir. Bu görev, bu topraklarda yaşayan, aydınlanmayı ve modernleşmeyi savunan herkese düşüyor.
#Ortadoğu #KöyEnstitüleri #Siyasalİslam #CIAPlanları #Laiklik #Demokrasi #EğitimŞart #Modernleşme #Bilinçlenme