1/21/2025

Trump’ın Dünya Görüşü: “Big Deal” Stratejisi

Trump’ın Dünya Görüşü: “Big Deal” Stratejisi



Donald Trump’ın dünya politikasına yaklaşımı, kariyerindeki iş insanı kimliğinden izler taşıyan, “Büyük Anlaşma” (Big Deal) felsefesiyle şekillenmiştir. Bu anlayış, uluslararası ilişkileri bir ticari pazarlık olarak görme üzerine kurulu bir strateji sunmaktadır. Trump’ın ABD başkanlığı döneminde uyguladığı bu politika, yalnızca ABD’nin çıkarlarını ön planda tutan bir yaklaşımı temsil etmekle kalmamış, aynı zamanda küresel diplomasi ve uluslararası iş birliği mekanizmalarını da köklü bir şekilde sorgulamıştır.


Trump’ın Büyük Anlaşma Yaklaşımı


Trump, uluslararası ilişkilerde karmaşık diplomatik süreçleri basitleştirerek doğrudan sonuç almayı hedefleyen bir lider profili çizmiştir. Özellikle ticaret anlaşmaları, enerji politikaları ve savunma harcamaları konularında bu yaklaşım net bir şekilde kendini göstermiştir. Çin ile yürütülen ticaret savaşları, NATO müttefiklerinden daha fazla mali katkı talebi ve İran ile imzalanan nükleer anlaşmanın iptali, Trump’ın “Büyük Anlaşma” stratejisinin somut örnekleri arasında yer alır.


Çin ve Ticaret Savaşları


Trump’ın başkanlık dönemi, ABD-Çin ilişkilerinde tarihi bir dönüm noktası olarak kabul edilmektedir. Çin’in ekonomik yükselişini bir tehdit olarak gören Trump, ticaret açığını azaltma hedefiyle Çin’e yüksek tarifeler uygulamış ve iki ülke arasında bir dizi ticaret anlaşması müzakere edilmiştir. Ancak bu süreç, küresel ekonomideki belirsizliği artırmış ve Amerikan tüketicileri üzerinde de olumsuz etkiler yaratmıştır.


NATO ve Savunma Politikaları


Trump, NATO müttefiklerini “ücretsiz yolcu” olmakla suçlamış ve savunma harcamalarını artırmaları yönünde baskı yapmıştır. Bu durum, NATO’nun dayanışma prensibini sorgulamaya açmış, aynı zamanda Trump’ın uluslararası kurumlara olan eleştirel yaklaşımını gözler önüne sermiştir.


Orta Doğu ve İsrail Politikası


Trump’ın Orta Doğu politikası, daha önceki Amerikan yönetimlerinden farklı bir yol izlemiştir. Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması ve İsrail ile Arap ülkeleri arasında “Abraham Anlaşmaları”nı kolaylaştırması, bölgede yeni bir güç dengesi oluşturmuştur. Ancak bu adımlar, Filistin meselesini çözmek yerine daha da karmaşık hale getirmiştir.


“Büyük Anlaşma” ve Küresel Etkileri


Trump’ın “Büyük Anlaşma” yaklaşımı, kısa vadeli kazanımlara odaklanırken, uzun vadede küresel iş birliği mekanizmalarına zarar verme potansiyeli taşımaktadır. Paris İklim Anlaşması’ndan çekilmesi, Dünya Sağlık Örgütü’ne yönelik eleştirileri ve uluslararası ticaret sistemine karşı aldığı tavır, Trump’ın küresel sistemden ziyade ulusal çıkarları ön planda tutan bir lider olduğunu göstermiştir.


Gelecekte Trump ve Dünya Politikası


Donald Trump’ın yeniden başkanlık yarışına katılması, bu stratejinin gelecekte uluslararası politikada tekrar etkili olup olmayacağı sorusunu gündeme getirmiştir. Trump’ın ikinci bir döneminde teknoloji devleriyle kuracağı ittifaklar, özellikle Elon Musk ve Peter Thiel gibi isimlerle olan ilişkileri, bu stratejinin daha geniş bir yelpazeye yayılabileceğini işaret etmektedir.


Sonuç olarak, Trump’ın dünya politikasına getirdiği “Büyük Anlaşma” anlayışı, geleneksel diplomasiye meydan okuyan bir yaklaşım sunmaktadır. Bu strateji, ABD’nin kısa vadeli çıkarlarını maksimize etmek için etkili bir araç olarak görülse de, uluslararası iş birliğinin ve uzun vadeli küresel istikrarın sürdürülebilirliği açısından birçok soru işaretini beraberinde getirmiştir.