3/25/2025

Kuantum Fiziği ve Max Planck’ın Bilinç Görüşü ve gelişen Fizik teoriler

 Kuantum Fiziği ve Max Planck’ın Bilinç Görüşü



Kuantum fiziği, klasik fiziğin sunduğu kesinliklerden farklı olarak, evrenin işleyişi hakkında sıra dışı ve bazen akıl almaz görünen sonuçlar ortaya koyar. Kuantum dünyasında parçacıklar aynı anda birden fazla durumda bulunabilir, gözlemlendiğinde ise bu durumlarından birini seçerler. İşte bu noktada, Max Planck’ın bilinci temel olarak gören yaklaşımı devreye giriyor.


Planck, bilincin maddeye değil, maddenin bilince bağımlı olduğunu öne sürerek, fiziksel gerçekliğin bilinç tarafından şekillendiğini düşündü. Kuantum mekaniğinde gözlemcinin rolü büyük önem taşır. Schrödinger’in Kedisi düşünce deneyi bunu açıklar: Bir kutunun içine koyulan kedi, kuantum mekaniğinin kurallarına göre hem ölü hem diri olabilir. Ancak biri kutuyu açıp baktığında, kedi ya ölü ya da diri olarak kesinlik kazanır. Yani gözlemci, kuantum sisteminin sonucunu belirler.


Boşluk Gerçekten Boş mu?


Atom altı dünyayı incelediğimizde, madde sandığımız şeyin büyük oranda boşluktan ibaret olduğunu fark ederiz. Eğer bir atomun çekirdeğini futbol topu büyüklüğüne getirirsek, elektronlar yaklaşık 10 km uzaklıkta döner ve aradaki alan neredeyse tamamen boştur. Ancak bu boşluk, klasik anlamda bir “hiçlik” değildir. Kuantum alan teorisine göre, bu boşluk aslında sanal parçacıkların sürekli olarak ortaya çıkıp kaybolduğu dinamik bir enerji alanıdır.


Bazı fizikçiler, bu boşluğun yalnızca enerjiyle değil, aynı zamanda bilgiyle dolu olduğunu öne sürüyor. David Bohm’un “Bütünleyici Düzen” Teorisi ve John Wheeler’ın “Katılımcı Evren” Modeli, evrenin temelinde yalnızca fiziksel yasaların değil, aynı zamanda bir bilgi yapısının bulunduğunu savunuyor.


Boşluk ve Bilgi Teorisi


Bu yaklaşıma göre:

 • Kuantum boşluğu, evrenin geçmişi, şimdisi ve olası geleceklerini içeren bir bilgi ağı olabilir.

 • Madde, aslında bu temel bilgiden türeyen bir enerji yoğunlaşmasıdır.

 • Bilinç, bu kuantum bilgi alanıyla etkileşime girebilir ve gerçekliği şekillendirebilir.


Buna göre, evren yalnızca fiziksel bir yapı değil, aynı zamanda bilginin sürekli aktığı ve şekillendiği bir alan olabilir.


Schrödinger’in Kedisi ve Bilginin Rolü


Schrödinger’in Kedisi deneyi, gözlem ve bilginin gerçekliği nasıl belirlediğini gösterir. Deneye göre, kapalı bir kutu içinde bulunan kedi, kuantum süperpozisyon ilkesi gereği hem ölü hem diri olarak kabul edilir. Ancak kutu açıldığında, bilgi edinildiği anda sistem çöker ve kedi ya ölü ya da diri olur.


Bu deney, kuantum sistemlerinde gözlemcinin rolünü vurgular. Eğer boşluk gerçekten bilgiyle doluysa, gözlem ve bilinç, bu bilginin nasıl açığa çıkacağını etkileyebilir mi?


Sonuç: Fizik, Bilgi ve Gerçeklik


Boşluk ve bilgi arasındaki ilişki, kuantum fiziğinde hâlâ tartışmalı bir konudur. Ancak evrenin yalnızca madde ve enerjiden değil, aynı zamanda bilgi süreçlerinden oluştuğu fikri giderek daha fazla kabul görmektedir. Max Planck’ın sözleri, belki de bugünün fiziğinin bize anlatmaya çalıştığı şeyi çok önceden işaret ediyordu:


“Bilinci temel olarak görüyorum. Maddiyi bilinçten türemiş olarak görüyorum. Bilincin ötesine geçemeyiz. Konuştuğumuz her şey, var olduğunu düşündüğümüz her şey bilinci gerektirir.”


Peki, gerçeklik gerçekten nesnel midir, yoksa gözlemcinin etkisiyle şekillenen bir bilgi dalgası mı?


@sıkı hayranlar