Osmanlı: Emperyalizmin Oyunu
Heinrich Schliemann, Max von Oppenheim ve Alman, İngiliz, Osmanlı Entrikaları
Dünyada ilk defa cihat propagandası, Osmanlı topraklarında Almanlar tarafından yapıldı. 20. yüzyılın başında, özellikle I. ve II. Dünya Savaşları sırasında Almanya, Osmanlı’yı kendi çıkarları doğrultusunda kullanarak Ortadoğu’da büyük bir propaganda savaşı başlattı. Bugün Ortadoğu’da gördüğümüz birçok çatışmanın ve aşırı hareketin kökeninde, o günlerin stratejik hamleleri yatıyor.
Ancak bu hikâye yalnızca savaş meydanlarında değil, arkeolojik kazılar, petrol sahaları ve istihbarat operasyonlarıyla şekillendi. Heinrich Schliemann, Max von Oppenheim ve Kaiser Wilhelm, Osmanlı’nın kaderini değiştiren üç önemli isimdi.
Heinrich Schliemann ve Bir Hazinenin Kaçışı
19. yüzyıl, büyük arkeolojik keşiflerin yaşandığı bir dönemdi. Ancak bu keşifler, yalnızca geçmişin sırlarını açığa çıkarmak için değil, aynı zamanda jeopolitik çıkarlar için de yapılıyordu. Heinrich Schliemann, bu hikâyenin ilk önemli karakterlerinden biriydi.
Troya hazineleri, 1871 yılında Çanakkale’deki Hisarlık Tepesi’nde yapılan kazılarda bulundu. Ancak bu paha biçilemez eserler, Osmanlı’ya ait olmasına rağmen kaçırıldı ve Almanya’ya götürüldü. Schliemann, servetini ve diplomatik bağlantılarını kullanarak, Osmanlı topraklarında yaptığı kazılardan elde ettiği eserleri Avrupa’ya taşıdı.
Bu olay, Batı’nın Osmanlı topraklarını yalnızca askeri ve ekonomik olarak değil, kültürel miras açısından da sömürdüğünü gösteren en önemli örneklerden biri oldu. Ancak bu, sadece bir başlangıçtı…
Max von Oppenheim ve Cihat Propagandası
Osmanlı’nın emperyalizmin bir piyonu haline gelmesi, yalnızca toprak kaybı ya da ekonomik sömürüyle sınırlı değildi. Osmanlı halkının dini duyguları, Alman çıkarları için kullanıldı.
Max von Oppenheim, bir diplomat, arkeolog ve aynı zamanda istihbaratçıydı. Osmanlı topraklarında yaptığı çalışmalar yalnızca kazılarla sınırlı değildi; aynı zamanda Alman çıkarlarına hizmet eden bir psikolojik savaş stratejisi yürütüyordu.
I. Dünya Savaşı sırasında, Almanya Osmanlı’yı kendi yanında savaşa sokmak istiyordu. Bunun için en güçlü silahlardan biri, İngiltere ve Fransa’nın sömürgelerindeki Müslümanları Osmanlı’nın yanında savaşa çekmekti. Oppenheim, bu plana öncülük etti ve Osmanlı yönetimini cihat ilan etmeye teşvik etti.
Almanlar, Osmanlı’nın Halifelik makamını kullanarak Müslümanları İngiltere ve Fransa’ya karşı kışkırtmayı amaçlıyordu. Oppenheim, “İngiltere’ye karşı İslam ayaklanması” fikrini savundu ve bu doğrultuda propaganda metinleri yazdı. Ancak bu strateji, beklendiği gibi başarılı olmadı ve Osmanlı için felaketle sonuçlandı.
Kaiser Wilhelm ve Osmanlı-Alman Ortaklığı
Bu cihat propagandasının arkasındaki asıl güç, Alman İmparatoru II. Wilhelm idi. 1898’de Osmanlı topraklarını ziyaret eden Kaiser Wilhelm, kendisini Müslüman dünyasının dostu olarak tanıttı. Kudüs ve Şam’da yaptığı konuşmalar, Osmanlı yönetimi üzerinde Alman etkisini artırdı.
Ancak bu dostluk söylemlerinin arkasında petrol ve demiryolu projeleri vardı. Bağdat Demiryolu, Osmanlı ile Almanya arasındaki en büyük projelerden biriydi ve Almanya’nın Ortadoğu’da petrol kaynaklarına ulaşmasını sağlayacak stratejik bir hamleydi.
Bu süreçte Osmanlı ordusu, Alman subayları tarafından eğitildi ve Alman silahlarıyla donatıldı. Almanya, Osmanlı’yı modernize etme bahanesiyle aslında kendi çıkarları için bir savaş makinesine dönüştürüyordu.
Lawrence ve Oppenheim Karşı Karşıya
Osmanlı’nın Almanya ile yakınlaşması, İngilizler için büyük bir tehdit oluşturuyordu. Bunun karşısında T. E. Lawrence, yani “Arabistanlı Lawrence”, Osmanlı’ya karşı bir isyan başlattı. Lawrence, Arap kabilelerini Osmanlı’ya karşı kışkırtırken, Oppenheim aynı kabileleri Osmanlı ve Almanya için birleştirmeye çalışıyordu.
Bu, I. Dünya Savaşı’nın gölge savaşlarından biriydi. Ancak Lawrence’ın Arap isyanı başarıya ulaştı ve Osmanlı’nın Ortadoğu’daki hâkimiyeti sona erdi.
Bu başarısızlık, Osmanlı’nın yalnızca askeri yenilgisi değil, aynı zamanda cihat propagandası stratejisinin de çöküşüydü.
Alman-Osmanlı İttifakının Kalıntıları ve Bugüne Yansımaları
Osmanlı-Alman ilişkisi, sadece savaşla sınırlı kalmadı. Bağdat Demiryolu projesi ve Osmanlı’nın Almanya tarafından silahlandırılması, bölgedeki dengeleri kalıcı olarak değiştirdi.
Osmanlı’nın savaşa girmesi, Almanya için bir stratejik hamleydi ama Osmanlı için bir felaketti. Savaşın sonunda Osmanlı parçalandı, Almanya ise ağır bir yenilgi aldı. Ancak Almanya’nın Osmanlı üzerindeki propaganda ve istihbarat oyunları, modern Ortadoğu’nun şekillenmesinde büyük bir rol oynadı.
Bugün bile Almanya’nın Osmanlı üzerindeki geçmiş planları araştırıldığında, emperyalizmin dini ve kültürel unsurları nasıl manipüle ettiği daha iyi anlaşılıyor.
Sonuç: Tarihin Gölgesindeki Oyunlar
Heinrich Schliemann, Max von Oppenheim ve Kaiser Wilhelm’in hikâyeleri, tarihin yalnızca geçmişe ait olmadığını, bugünü ve geleceği de etkileyen büyük bir güç oyunu olduğunu gösteriyor.
• Schliemann, Osmanlı’dan kültürel mirası çalarak Batı’ya taşıdı.
• Oppenheim, Osmanlı’nın dini ve politik yapısını Alman çıkarları için kullandı.
• Kaiser Wilhelm, Osmanlı’yı bir savaş aracına dönüştürerek, bölgedeki dengeyi kalıcı olarak değiştirdi.
Bugün Ortadoğu’da yaşanan çatışmaların kökeni, emperyalizmin bu derin oyunlarına dayanıyor. Tarih, yalnızca geçmişi değil, geleceği de şekillendiriyor. Ve geçmişi anlamadan, bugünü doğru yorumlamak mümkün değil…