4/26/2025

Yüksek Bilinç Neden Dünyada Bir Medeniyet Haline Gelemedi?

Yüksek Bilinç Neden Dünyada Bir Medeniyet Haline Gelemedi?



Yüksek Bilinç Neden Dünyada Bir Medeniyet Haline Gelemedi? tarihi, yüzyıllardır “yaratana kulluk”, “ahlak”, “sevgi” ve “bilgelik” kavramlarını dile getirmiştir. Fakat gerçeklikte bu kavramların karşılığı çoğu zaman bulunamamıştır.

Dünyada bugün hâlâ kötülük, savaş, açgözlülük ve cehalet hüküm sürüyor.

İnanç adına, idealler adına yapılan nice hareket, gerçekte kaba kuvvetin, korkunun ve çıkarların sahneye konulmasından ibaret kalıyor.


İnsanlar sözde kutsal değerlere bağlılık gösterirken, eylemleri çoğunlukla bu değerlerin ruhuna tamamen aykırı olmuştur.

İnançlar adına birbirini öldüren toplumlar, gerçekte ne yaratanı anlayabilmiş, ne de varoluşa gerçek bir hizmet sunabilmiştir.


Bugün dünyada gerçekten mantıklı, sağduyulu ve bilinçli toplumlar yok denecek kadar azdır.

İnsanlık, Kardaşev Ölçeği’nde hâlâ 0. Seviye’de sürünmektedir; yani kendi gezegeninin enerji kaynaklarını dahi tam anlamıyla kontrol edebilecek, sürdürülebilir ve barışçıl bir uygarlık seviyesine ulaşamamıştır.


Peki neden?


Çünkü gerçek yüksek bilinç, henüz toplumsal bir temele oturmadı.

Gerçek yüksek bilinç; kaba kuvvetle, yutarak, yok ederek hareket etmezdi.

Gerçek bilinç, her varlığı anlamaya, dönüştürmeye ve yüceltmeye çalışırdı.

Ne var ki insanlık, binlerce yıllık süreçte, kendi içindeki korkularına ve ilkel arzularına teslim olarak ilerlemeye çalıştı.

Bu da toplumların ruhunu zehirledi, uygarlıkları kana ve gözyaşına boğdu.


Bugün hâlâ “güç” kavramı, sevgi ve anlayışın önünde tutuluyor.

Hâlâ büyük bir kısmımız için “başarı” demek, başkalarının üzerine çıkmak anlamına geliyor.

Ve hâlâ “yaratan” kavramı, gerçek anlamda yaşamı kutsamak yerine, bir grup insanın diğerlerine üstünlük taslamasının bahanesi olarak kullanılabiliyor.


Oysa gerçek yüksek bilinç, bir varlığı ezerek değil, onu kendi özüyle buluşturarak yükseltirdi.

Gerçek transformation, öldürerek, yok ederek değil; anlayarak, şefkatle ve bilinçle olurdu.


Bugünün dünyasında eksik olan tam da budur:

Gerçek bilinç.

Gerçek sorumluluk.

Gerçek sevgi.


İnsanlık, teknolojik olarak ilerliyor gibi görünse de, bilinç düzeyi olarak hâlâ ilkel dönemlerin karanlığında yolunu arıyor.

Bu yüzden ne yıldızlararası bir uygarlık olabiliyoruz, ne de gerçek anlamda bir barış ve uyum kültürü kurabiliyoruz.


Eğer insanlık gerçekten varoluşun anlamını kavramak istiyorsa, kaba kuvveti kutsamaktan, inançları savaş bahanesi yapmaktan ve korkuyla hareket etmekten vazgeçmelidir.

Ancak o zaman, sözde değil, gerçekte yüksek bilinçli bir medeniyet kurulabilir.

Ve ancak o zaman Kardaşev Ölçeği’nde ilerlemek, yıldızlara doğru gerçekten yürümek mümkün olur.


Doğanın bilinçi ulaşmak için vicdan şart 


“Yüksek bilinç yutmaz; sarar, dönüştürür, yüceltir.”


@sıkı hayranlar