Posts

Es werden Posts vom Januar, 2014 angezeigt.

‘‘TERÖRİSTE HİZMET, VATANDAŞ‘A ŞİDDET‘‘ ÜLKEMİZİ DÜNYA‘YA REZİL ETTİ! ‘‘REZİL KÖPEK‘‘ The Daily Telegraph “Erdoğan eskiden populistti, şimdi paranoyak ve diktatör!” GİT TELGRAF GAZETESİNİ DE TUTUKLA, ''ASKERLERİMİZ KOMUTANLARIMIZ, GAZETECİLERİMİZ MİLLETVEKİLLERİMİZ, SUÇSUZ İNSANLARIMIZ, HAPİSTE...SUÇSUZ YERE SUÇLANAN VATANDAŞLARIMIZ HAPİSTE, HAPISTE ÖLENLER VE CÜRÜYENLERE SAYMIDIK CÜNKÜ BILMIYORUZ!! AM KESIN OLAN ÖLENLAR VAR!! PKK ESBASKANLIGI YAPIYORSUN HATTA IHANET ICINDESIN 1000 SEHIT ASKERIMIZIN KANI SENIN ELINDE SÜRÜLMÜSTÜR! ACILIM YAPMAK ICIN PKK BESLEDEN VE BÜYTÜN SEREFSIZ KÖPEK! ''YOLSUZLUK, HIRSIZLIK VE TERÖRİSTE HİZMET, ŞEREFSİZLİK NAMUSSUZLUK'' SENİN KİTABINDA YAZIYORSA, ŞEREFSİZSİN, NAMUSSUZSUN... GİT DÜNYA BASINI DÜNYA MEDYASINI DA TUTUKLA, DİKTATÖR BOZUNTUSU, AYAK TAKIMI... AMA ŞUNU DA UNUTMA Kİ; BUNUN HESABI SENDEN SORULMAYACAK. BUNUN HESABI SENDEN SORULACAK ŞEREFSİZ, ÜLKEMİZİ, İNSANLARIMIZIN HESABI SENDEN SORULACAK KATİL DİKTATÖR BOZUNTUSU ŞEREFSİZ.. Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti

‘‘TERÖRİSTE HİZMET, VATANDAŞ‘A ŞİDDET‘‘ ÜLKEMİZİ DÜNYA‘YA REZİL ETTİ! ‘‘REZİL KÖPEK‘‘ The Daily Telegraph “Erdoğan eskiden populistti, şimdi paranoyak ve diktatör!” GİT TELGRAF GAZETESİNİ DE TUTUKLA, ''ASKERLERİMİZ KOMUTANLARIMIZ, GAZETECİLERİMİZ MİLLETVEKİLLERİMİZ, SUÇSUZ İNSANLARIMIZ, HAPİSTE...SUÇSUZ YERE SUÇLANAN VATANDAŞLARIMIZ HAPİSTE, HAPISTE ÖLENLER VE CÜRÜYENLERE SAYMIDIK CÜNKÜ BILMIYORUZ!! AM KESIN OLAN ÖLENLAR VAR!! PKK ESBASKANLIGI YAPIYORSUN HATTA IHANET ICINDESIN 1000 SEHIT ASKERIMIZIN KANI SENIN ELINDE SÜRÜLMÜSTÜR! ACILIM YAPMAK ICIN PKK BESLEDEN VE BÜYTÜN SEREFSIZ KÖPEK! ''YOLSUZLUK, HIRSIZLIK VE TERÖRİSTE HİZMET, ŞEREFSİZLİK NAMUSSUZLUK'' SENİN KİTABINDA YAZIYORSA, ŞEREFSİZSİN, NAMUSSUZSUN... GİT DÜNYA BASINI DÜNYA MEDYASINI DA TUTUKLA, DİKTATÖR BOZUNTUSU, AYAK TAKIMI... AMA ŞUNU DA UNUTMA Kİ; BUNUN HESABI SENDEN SORULMAYACAK. BUNUN HESABI SENDEN SORULACAK ŞEREFSİZ, ÜLKEMİZİ, İNSANLARIMIZIN HESABI SENDEN SORULACAK KATİL DİKTATÖR BOZUNTUSU ŞEREFSİZ.. Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti

ARKADASLAR! SÖZCÜ´DE BIR YORUM BIRAKTIM! 1 NR OLMUS:-) RESIMLI ISTERSENIZ BIR BAKIN! "KIMSE SENI SEVMIYOR!! SEVEN VARSA ONLAR VATAN HAINIDIR!!" http://sozcu.com.tr/2014/dunya/fransiz-gazetesinden-erdogani-kizdiracak-yorum-444454/

DİRİLİŞ 2 BÖLÜM ------ FACEBOOK: https://www.facebook.com/TCumhuriyetiFan?ref=hl

Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Bu videoyu 5 dk.nızı ayırıp lütfen izleyin.Beğenirsenizde lütfen paylaşınki izlemeyen kalmasın. İşte Akp Gerçekleri... Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti

12 Eylül öncesi 1000 lerce Türk gencini sağcı solcu diye birbirine kırdırtan, 12 Eylülde 100 lerce Türk gencini idam eden güç ile, BEBEK KATİLİ, BÖLÜCÜBAŞI, TERÖRİSTBAŞI bu iti asmayarak şirin göstermeye çalışan gücün aynı olduğunu anladığımız gün Yeniden Ya İSTİKLAL ya ÖLÜM diyeceğimiz gündür.. Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti https://www.facebook.com/photo.php?fbid=601430783257767&

Eliaçık: Başbakan'ın iman tazelemesi gerek AKP Düzce Milletvekili Fevai Arslan'ın, “Allah'ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan bir lider var” sözlerine ilahiyatçı yazar İhsan Eliaçık'tan çok sert tepki geldi. Eliaçık, "Başbakan'ın bunu hemen reddetmesi lazım. Onların anladığı dilden söylüyorum. Bu dört dörtlük bir şirktir. Buna sessiz kalanlar buna karşı gelmeyenlerin özellikle Başbakan'ın iman tazelemesi gerekiyor." dedi.

AKP´NIN ALLAH BELANI VERSIN!

PAYLAS!!

LÜTFEN OKUYUN VE PAYLAŞIN BAKALIM BU ESKİ AKP' Lİ NE DİYOR... AKP’nin öyle sırlarını açıkladı ki... Ak Parti Eski millet vekili İşbaşaran iktidarın bütün sırlarını ortaya döktü: İşte İşbaşaran’ın o tweetleri: 1) Tayyip Bey nasıl Milletvekili oldu ve arkasından Başbakan oldu. Bu süreci geriye dönüp hatırlayın. Cezası infaz edildi ve aday olamamıştı. 2) Tayyip Bey Milletvekili ve Başbakan değilken ve sadece Ak Parti Genel Başkanı olarak Beyaz Saray’da Bush tarafından Resmi olarak ağırlandı. 3) Tayyip Beyin Bush tarafından resmi olarak ağırlanmasına Kamhi, Üzeyir Garih, Hahambaşı Hallavi ve Yahudi lobisi aracı oldu. 4) Tayyip Bey Bush görüşmesinde ileriye dönük sözler alınıp verildi. Sıra Tayyip Beyin Başbakanlık yolunun açılmasına geldi. 5) Bush’un gözü dönmüştü. Babasının başa çıkamadığı Saddam’ı bitiren adam olmak istiyordu. Bunu da en kolay Türkiye üzerinden yapabilirdi. 6) Tayyip Bey Bush’un bu taleplerinin tamamına evet dedi. Meclisten yasa çıkmasını beklemeden ABD’lileri Türkiye’ye davet etti. 7) ABD’liler Türkiye’ye geldi bazı havaalanlarımızı elden geçirmeye ve G.Antep, Urfa, Mardin, Hatay vs. İllerimizde arazi kiralamaya başladı. Tayyip Bey-Bush anlaşması Meclisin önünden gidiyordu. Araziler, havaalanları kiralanmış. Paralar ödenmiş ABD savaş gemileri İskenderun’daydı. 9) Tayyip Bey Meclisten yasayı geçireceğine emindi. Başbakan A.Gül, TBMM Başkanı Bülent Arınç’tı Ak Parti içten içe kaynıyordu. 10) Ak Parti tabanı ve Ak Partiye destek veren medya bu yasaya direndi. Asker sessiz kaldı.Gül ve Arınç da bundan rahatsızdı. 11) Bu yasa meşhur 1 Mart tezkeresiydi. Tezkere Mecliste Hükümet ABD ile para pazarlığındaydı. 98 milyar dolar isteyince ABD çıldırdı. 12) ABD 98 milyar dolar talebi ile karşılaşınca Türkler bizimle at pazarlığı yapıyor”dedi. Dış İşleri Bakanı Yakış ve ABD’li Powell kavga etti. 13) ABD savaş gemileri 45 gün İskenderun açıklarında bekledi. Yasa Meclistengeçmedi. Tayyip Bey şaşkın-pişmandı. Yasayı tekrar getirmek istedi. 14) ABD Tayyip Beye çok kızdı ve gemilerini çekti Irak’ka güneyden girmeye karar verdi. Türkiye’den girse kolay. Uzun yolu seçmek zorunda kaldı. 15) Tayyip Bey ABD’ye “Ben Başbakan olmayınca etkim olmuyor” deyince, yeniden konuşuldu. ABD araya girdi Baykal ikna edildi. 16) ABD’nin iknası üzerine Tayyip Bey ve Baykal biraraya geldi. Uzlaşıldı. Meclise yasa getirildi ve Tayyip Beyin Başbakanlık yolu açıldı. 17) ABD-Tayyip Bey arasında çok sıkı ”Stratejik ortaklık” kuruldu. Büyük Orta Doğu (BOP) planı devreye girdi. Bölgedeki görev Tayyip Beye verildi. 18) Tayyip Bey artık bölgenin lideri ve kendisini küresel güç zaetti. Halbuki ABD’nin bölgedeki çıkarları “Konjoktürel” ve değişkendir. 19) Tayyip Bey artık ABD ile duygusal ilişkiye girmişti. Aslında Tayyip Bey samimi adam birebir dostluğa önem verir. Ama, ABD’de öyle şey yok. 20) Tayyip Bey aldığı ABD desteği ile bölgede, AB’de estiriyordu. Herkes “ABD’nin adamı” diye çekiniyordu. ABD’de Tayyip bey için fırça atıyordu. 21) Tayyip Bey Bush dönemi çok fırtınalı geçti. Bush bölgeye saldırdıkça Türkiye’de Anti ABD’llik %87′ye çıktı. ABD bundan rahatsız oldu... 22) ABD Tayyip Beyi davet etti “Türkiye’deki bu Anti Amerikancılık neden oluyor?” Tayip Bey “benden şüpheniz olmasın. Ben dostum.” 23) ABD peki kim yapıyor? Türkiye’de İsrail ve Amerika karşıtlığı çok yükseliyor. Hani biz “Stratejik müttefik”tik? Biz bu durumdan rahatsızız. 24) Tayyip Bey’e bir dosya verdiler “CIA İyi bir Türkiye raporu hazırlamıştı” ABD için yeni bir durum vardı. Muvazzaf ve emekli asker söz konusu. 25) ABD’nin CIA raporunda Muvazzaf ve emekli askerlerin Ak Parti kızgınlıklarını ABD’ye yönelttiği yazılıydı. Bunların dernekler kurduğu vs. 26) Gerçekten Asker ABD muhatabı olamamaktan, Tayyip Beyin muhatap alınmasından rahatsızdı. Ama ABD 1 Mart tezkeresinden dolayı Askere kızgındı. 27) Peki ne yapılmalıydı? Askeriyenin içindeki bir takım yapılanmayı Tayyip Bey biliyordu ama dokunamıyordu. ABD’nin bu desteği çok işe yaradı. 28) ABD düğmeye bastı. ABD G.Kurmayın, Mit’in tüm gizli bilgilerine hakimdi. Çünkü uzun yıllardır iç içeydiler. Mit’in maaşlarını bile ödüyordu. 29) Tayip Bey ABD’nin de desteği ile Askeri saf dışı etti. Yani Win win. Kazan kazan. Her iki taraf da memnundu. Ama öyle bir hal aldı ki... 30) Tayyip Bey de ölçünün kaçtığını anladı. Çıkıp televizyonda bunu itiraf etti “Atayacak generalim kalmadı” ölçü kaçtı. 31) Tayyip Bey Tutuklu Genel Kurmay Başkanı için ”Genel Kurmay Başkanına terörist başı diyeni tarih afetmez” Gerçekten iş istemediği yere gitti. 32) Tayyip Bey Obama ile de çok iyi dostluk kurdu. Ne de olsa Hüseyin’di. Obama Tayyip Bey’e çok değer verdi. Türkiye’ye geldi. TBMM’de konuştu. 33) Tayyip Bey yine duygusal. Ne de olsa müslüman aileden geliyor. Sempati duyuyordu. Kardeş gibi oldular. Ama, ABD asla duygusal olamaz. 34) Tayyip Bey Obama’yı da kafaya aldığını sandı ya, bölgede önüne gelen liderlere fırça atıyor, git falan demeye başlamıştı. Ders veriyordu. 35) Tayyip Bey Bir şey unutuyordu, ABD stratejik davranıyordu. Kimin gitmesine kendi karar veriyordu. Tayyip Bey Libya konusunda direndi. 36) Tayyip Bey Kaddafi’den “İnsan hakları ödülü”nü ve 250 bin doları yeni almıştı. Nasıl Kaddafi’ye git diyecekti? Zor durumdaydı. 37) Tayyip Bey önce direndi ”Nato’nun Libya’da ne işi var” dedi. ABD Tayyip beyi br şekilde ikna etti. Libya Nato’nun İzmir karargahından vuruldu. 38) Libya’yı İzmir’den vurmak yetmedi bir de Bingazi üzerinden 300 milyon dolar verdik. Kaddafi insanlık dışı bir şekilde sokakta linç edildi. 39) Libya’nın petrolü ABD, Fransa, İtalya, İspanya tarafından parsellendi. Bizim müteahitler de kapı dışarı edildi. Elimizdeki işler gitti. 40) ABD Enerji koridoruna hakim olmak, Rusya, İran’ın Akdenize çıkışını kapatmak, İsrail’in güvenliği için Kürt Otonomi bölge kurmak istiyordu. 41) ABD bunu nasıl yapacaktı? Suriye’nin bölünmesi gerekiyordu. Sünni S.Arabistan, Katar, Türkiye’yi organize ederse bu iş olurdu. 42) ABD Rusya ve İrandan sert bir direnç gördü. Buna Çin ve Lübnan (Hizbullah) da ilave oldu. Durum zora girdi. ABD durum değerlendirmesi yaptı. 43) ABD bu arada PKK’ya Türkiye ile anlaşın. Türkiye’ye de Kürt sorununuzu artık hal edin yardımcı olacağız. Görüşmeler başlamıştı. 44) Türkiye için kürt sorununu çözmek, PKK (APO) için de legal siyaset yapma yolu açılıyordu ve önemliydi. Herkes memnun. 45) ABD Rusya ile uzun görüşmeler yaptı ve Suriye’ye askeri bir müdahaleden vazgeçti. Sorunun diplomasi ile çözülmesi gerektiğine karar verdi. 46) Abd’nin bu kararı üzerine Türkiye tam ortada kaldı. S.Arabistan, Katar çekildi. Arap ülkelerinin tamamı sustu. Yalnız kaldık. 47) Bundan 8 ay önce Tayyip Bey Obama’yı Telefonla aradı. Suriye ve Gazze konusunda sert bir görüşme yaptılar. O günden sonra görüşme olmadı. 48) Tayyip Bey-Obama telefon görüşmesinden sonra Beyaz Saray bu nezaketsizliği yaptı. 49) Obama-Tayyip Bey görüşmesinden sonra bu sopalı fotoğraf Tayyip Beye soruldu “Şık değl neden yaptıklarını bilmiyorum” demişti. Hakaretti. 50)Obama ikinci kez seçildi Tayyip Bey aradı kısa bir tebrik görüşmesi oldu.Ama,Tayyip Bey aylardır Obama’dan randevu bekliyordu.Cevap yoktu 51) Suriye ile başımız belaya girdi. Herkesle kötü olduk. PKK ile görüşmeler nasıl neticelenir belli değil. Toplumun kafası bu konuda karışık. 52) Dün giden heyete APO “Beni oyalayacaklarını sanıyorlarsa, yanılıyorlar. Ben üstüme düşeni yapıyorum. Hükümet hızlandırsın” İş zor. 53) Tayyip Bey “Dış güçler Türkiye’yi karıştırmak istiyor” Biraz düşünün. Bu dış güçler kimler olabilir? Kimin öyle bir gücü var?Suriye mi:)) 54) ABD Tayyip Bey ile yürümeyeceğine 8 ay önce karar verdi. Türkiye’nin kırılgan bir ekonomisi var... Merkez Bankasındaki paramızla övünüyoruz. 55) Merkez Bankamızdaki paramız Bill Gates’in parası kadar. Yani sadece Amerika’da bir kişinin parası kadar. Biraz düşünmek lazım. 56) ABD eski Başkan adayı, Yeni ABD Dışişleri Bakanı bölgeyi ve Türkiye’yi iyi bilen biri. Seçilir seçilmez Türkiye’ye geldi. Ama bir şey oldu. 57) Abd Dışişleri Bakanı Kerry iner inmez TAYYİP Beyin “Siyonizm insanlık suçu sayılsın” haberi patladı. AB(D), BM, İsrail sert kınadı. 58) Tabi Kerry de sert bir kınamada bulundu. Cumhurbaşkanı, Başbakan ile görüştü ve gitti. Aslında Tayyip Beye randevu tarihini söyleyecekti. 59) Tayyip Bey Söylemlerini elaltında düzeltmeye çalıştı. Tekrar devreye girildi. Tayyip Bey Cumhurbaşkalığı seçimi öncesi Obamayla görüşmeliydi. 60) Kerry bir kez daha Türkiye’ye geldi.Bu defa konu Gazze’ydi. Tayyip Bey Gazze’ye gitmekte ısrarlıydı. Gideceği tarihi açıklamıştı. 61) Kerry Tayyip Beye “Gazze gidişiniz erken. Filistin Devlet Başkanı M.Abbas da istemiyor” Bunu ABD ziyaretinizde konuşalım. 62) Kerry Tayyip Beyi ikna edemedi. Dışarı çıktı basın toplantısı yaptı ve “Tayyip Beyin Beyazsaray ziyaretinde Gazze’ye karar verilecek”. 63) Kerry’nin bu siyasi nezaket dışı açıklaması Tayyip Beyin karizmasını yerle bir etti. Tayyip Beye sordular ”Şık olmadı” dedi. Hiç şık değildi. 64) Tayyip Beyin yapacağı bir şey yoktu. ABD’nin Tayyip Beye randevu vermediğini biliyordu. CB seçimi öncesi bu yok olmaktı. 65) Beyaz Saray Tayyip Beye randevu verdi. Tam o sırada Reyhanlı faciası yaşandı. Böyle bir durumda hiç bir ülkenin Başbakanı gitmezdi. 66) TayyipnBey reyhanlı’da henüz cesetler çıkarılıyorken ABD’ye gitti. Gitmeden http://feyziisbasaran.Wordpress.com/ da Beyaz Saray’ı yazmıştım. Duruyor. 67) Ülkenizde bomba patlamış 54 ölü var. Cesetler çıkarılırken ziyaret ettiğiniz Devlet Başkanı size hangi gözle bakar? Ama Tayyip bey gitti! 68) Tayyip Beyin Beyaz Saray görüşmesi de tuhaftı. Ben de Beyaz Saray görüşmelerinde bulundum. Ailece gittiler. İlgili ilgisiz herkes gitmişti. 69) Tayyip Bey Beyaz ve ailesi Saray’da iyi ağırlandı. Obama en son “Biz Suriye’de yokuz. Halkım müslümanlarla savaşmıyalım diyor” dedi. Bitti. 70) Bu yazdıkarımı yaşıyan bir liderde moral-motivasyon diye bir şey kalmaz. Yaşadıkları gerçekten çok ağır. Aldatılmışlık çok kötü duygu. 71) Dün gece size Tayyip Beyi biraz özetledim. 1991 Mv.Genel seçimlerinde ben de kendisi de lstanbul’da adaydık. Ben seçildim o seçilememişti. 72) Ben ANAP’dan O da Erbakan Hoca’nın partisinden adaydı. Propagandaları bizi şaşırtmıştı. M.Ali Şahin elinde güllerle meyhaneleri geziyordu. 73) Gel zaman git zaman Erbakan Hoca ile de yollarını ayırdılar. Sayın A.Gül Erbakan’ın adayı Kutan’a karşı aday oldu az oyla seçimi kaybetti. 74) Sayın Gül 53 milletvekili ile partisinden istifa etti ve TBMM’de Ak Parti Grubunu kurdu. Grup Bşk Sn.Gül, http://Gn.bşk/. Sn.Erdoğan. 75) Dsp-Mhp-Anap koalisyonu millete müthiş bir ekonomik kriz yaşattı. Ecevit, Bahçeli, Yılmaz şaşkındı. Sokağa çıkamıyorlardı. Halk perişan oldu. 76) Sn.Bahçel’nin bir çağrısı ile apar topar erken seçime gidildi (Bu arada K.Derviş TBMM’den çok ağır yasalar geçirdi) Aslında düzeliyordu. 77) Perişan olmuş üç parti erken seçime gitti (İntihar etti) üçü de barajın altında kaldı. En hazır ve yeni olan Ak Parti’ydi. İKTİDAR 78) Doğrusu, Ak Parti iktdara geldiğindeki söylemleri çok iyiydi. ÖZAL’ın Anavatan’ı gibi konuşuyorlardı. 2002-2007 ‘de iyi işler yaptılar. 79) Mesela “Türban” denildiğinde Bizim öyle bir sorunumuz yok. İşimize bakıyoruz (M.Ali Şahin) Ama, bir kesim şüphe ediyordu “Gizli ajanda var” 80) Parti’yi kurduklarında Sn.Gül beni de partiye davet etmişti. Ben de teşekkür ettim. ”Anap Gn.Bşk.Yardımcısıyım. Partim zorda ahlaki olmaz” 81) Anap’tan-DYP’den bazı arkadaşlar o dönem Ak Parti’ye gitti. Bir kısmı ayrıldı bir kısmı duruyor. Pasif duranlar var H.Çelik gibi aktifi de... 82) 28 Şubat ve devamında TBMM’de Cumhurbaşkanı seçtirmeme (Yargı-Asker) korosu müthiş hata yaptı. Tam darbe girişimiydi. (E muhtıra) 83) Ben de herkes gibi bu hukuksuzluğa ve darbe girişimine karşı çıktım. TBMM kilitlendi ve Ak Parti erken seçim kararı aldı. Doğru yaptı. 84) 2007 Seçimlerinde beni bir kez daha aday olmaya davet ettiler. Bu defa kabul ettim. Seçim meydanları müthişti. Sn.A.Gül’e büyük sahiplenme... 85) 2007 seçimlerinde Milletvekili seçildik Meclise geldik. Benim gibi dışardan gelenleri içlerine almıyorlardı. Bizim yanımızda konuşmuyorlardı. 86) Benim gibi dışardan gelenlere İçimizdeki hainler” gibi görüyorlardı. Onlara Cemil Çiçek Ve A.Kadir Aksu yetiyordu. Soldan da E.Günay tamam... 87) Ben Anavatan’da yaşadığım gibi kapalı toplantılarda fikrimi çok net söylüyordum. Her kes şaşırıyordu “Nasıl konuşabiliyor”! 88) Sn. Gül’ü Cumhurbaşkanı seçtik. (Mhp’nin desteği ile) Arkasında Beklenmedik bir şey oldu. Tayyip Bey ispanya’da konuştu… 89) Tayyip Bey İspanya’da bir soru üzerine “Türban velevki simge olsa ne olur?” Ortalık o gün karıştı. Toplantı üstüne toplantılar yapıldı. 90) Kapalı toplantıda fikrimi söyledim ”Sayın Başbakan Kılık kıyafet düzenlemesi Anayasa değişikliği ile olmaz. Bu uzlaşı-genelgelerle olur”. 91) Başbakan’a karşı fikrini söyleyen 2-3 kişi onlar da bir daha listeye konmadı zaten. Kalanı “Tam zamanı, Cumhurbaşkanı da bizden yaparız”. 92) Ben o gün de bugün de kız çocuklarının başörtüleriyle üniversitelere gidebilmesini savunan biriyim. Özgürlükler açısından bakıyorum. 93) Tayyip Bey o Anayasa (Başörtü) değişikliğini Meclise getirdi. Oy da verdim. Bunun çözüm olamayacağını da biliyor ve söylemiştim. 94) Ak Parti hakkında kapatılma davası açıldı. İki yıla yakın zaman bu kavga ile geçti. Bir şekilde kapatılma davası hal edildi… 95) Bu kapatılma davasından sonra Tayyip Bey tamamen değişti. Asker ve yargı operasyoları başladı. İş artık intikam almaya dönmüştü. 96) Ben 2007 Temmuzun’da seçildim. 2009′Aralığında beni disiplin kuruluna sevk ettiler. Beklemedim istifa ettim. Meclis öyle bir istifa görmedi. 97) Sayın A.Gül arada bir “Bu iş rövanşist bir harekete dönüşmesin” uyarısına rağmen tam gaz gidiliyordu. Tayyip Bey tamamen değişmişti. 98) Tayyip Bey artık ABD’nin tek muhatabıydı. Sayın A.Gül safdışı edilmiş ve kendisine bilgi verilmiyordu. Ailece de görüşmüyorlardı. 99) ABD’nin geleneksel Genel Kurmay muhabeti de bitti. Cumhurbaşkanı zaten Başkakan’ken 1 Mart tezkeresini çıkartamamış. Tek muhatap Tayyip Bey. 100) Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül neden ABD ve Tayyip Bey tarafından devre dışı bırakıldı? Biraz bunu yazacağım. 101) 2007 seçimlerine seçilip Meclise geldiğimzde Cumhurbaşkanı seçimi önümüzde duruyordu. Mhp destek vereceğini açıklamıştı. Sorun kalmamıştı. 102) Bu defa Tayyip Bey sorun çıkardı. “Adayımız kardeşimiz Abdullah Beydir” sözünü bırakmış. Vecdi Gönülü aday yapmak istiyordu. (Hatırlatma) 103) Bazen geriye doğru hatırlatmayla bir yere http://xn--geleceim-cgb. B.Arıç ve Sn.Gül Tayyip Beyin Vecdi Gönül kararına direndi. 104) B.Arıç “Ya kendin aday olursun yada Abdullah Bey adayımızdı onunla devam ederiz. Israr edersen V.Gönül’e karşı ben adayım” dedi. 105) B.Arınç’ın bu restine Tayyip Bey direnemedi ve Sn.Abdullah Gül aday gösterildi. Ben de oy verdim. Doğru olan da buydu. 106) O gün bu gündür Tayyip Bey Ve Sn.Gül’ün arası hep kötü gitti. Tayyip Bey her hareketi ile Cumhurbaşkanı’nı dışladı. Tek adamlığı oynadı. 107) Size en çarpıcı örnek vereyim. Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı ilk defa Beyazsaray tarafından resmi olarak davet edilmedi. NEDEN? 108) Cumhurbaşkanı Putin görşmesi engellendi. En son Çin’den fırlatılan uydu törenine davet edilmedi. Çok sayabilirim. 109) Tayyip Bey ABD’den öyle bir destek alıyordu ki, gözü kimseyi görmüyordu. Artık bölge liderliği tamamdı. 110) Tayyip Bey “Gazze” dedikçe Arap ülkelerinin halkı (Yönetimleri değil) ve Türkiye ayaktaydı. Arap liderlerini azarlıyordu. 111) Olan oldu. İHH’nın bir organizasyonu ile Gazze’ye yardım gemisi Antalya’dan kalktı. Başta içlerinde AKP’li vekiller de vardı. İndirildi... 112) Mavi Marmara gemisi yolda ve İsrail sert uyarıyordu ”Vururuz”! Bu arada Hükümet İsrail ile Savunma sanayinde işbirliği içinde. 113) Olan oldu. İsrail gemiyi uyardı ama gemi yoluna devam ediyordu. İşte o facia yaşandı. Sert bir müdahale 9 can kaybı, gemiye el kondu. 114) Tayyip Beyin karizması yerle bir oldu. İsrail ile savaşacak durumu da yok. Karşısında bugüne kadar dost olduğun ABD var. Kolay mı? 115) En başta size yazmıştım. İsrail ile böyle dostluk kurulmuştu. ABD’de memnundu. Yahudi lobisi cesaret ödülü vermişti; pic.twitter.com/EtSju5kK7A 116) Tayyip Beye bir darbe de F.Gülen’den geldi. Gülen “Böyle savaşa gider gibi yardım mı olur? Keşke İsrail ile konuşsaydınız”. ŞOK oldular. 117) Doğruya doğru. F.Gülen’in küresel vizyonu geniş. Dünyadaki gelişmeleri ve ona göre konumlamayı çok iyi biliyor. Zamanlamayı çok iyi yapar. 118) Ak Parti kendi içinde bir koalisyon. Bu koalisyonda zaman zaman çatışmalar yaşanır.Genelde üstü örtülür ve yola devam edilir. 119) Bu defa öyle olmadı. Tayyip Bey F.Gülen grubuna karşı temizlik hareketine girişti. F.Gülen ve ona bağlı medya mesajlar vermeye başladı. 120) Tayyip Bey Cemaatı eski cemaat zanetti. Cemaat artık Medyası, eğitimli insanı, parasal gücü ve Devletteki gücü ile ciddi bir güç. 121) Cemaat Hakan Fidan olayında tavrını net olarak ortaya koydu. Medyası ile yüklendi. Tayyip Bey tv’lere çıktı “Hedef benim” dedi. 122) Çözüm sürecini (Adı bir kaç kez değişti) “Güzel şeyler olacak” diyen Sayın Gül’dü. O başlattı. Ama,Sn.Gül’e bilgi bile verilmiyor. 123) Artık gizlemeye gerek yok. Ortada yok farz edilen bir Cumhurbaşkanı var. Tek adamlığına ABD’de tarafından son verilen Tayyip Bey var. 124) Tayyip Bey ve yakın çevresi “Dış güçler”den bahsediyor. ”Yedirmeyiz” diyorlar. Bu dış güçler kimse açıklasınlar bilelim. 125) Tayyip Bey Sn.Gül’ü siyasetin dışına itmek için; Başkanlık, yarı Başkanlık, bir kaç maddelik Anayasa vs. Bunlar boş işler. 126) Dedim ya, Ak Parti kendi içinde koalisyon. Önümüzde üç seçim var. Belediye, Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimleri. Bu kaderi belirler. 127) Son 12 gündür yaşanan ve masum bir gençliğin başlattığı Gezi Parkı olayı sivil bir direniş olarak tüm Türkiye’ye yayıldı. 128) Sayın Cumhurbaşkanı ve Tayyip Beyin bu olaylar karşısındaki tutumu gayet net. Cumhurbaşkanı “Masum hak arayışı” olarak görüyor. 129) Tayyip Bey ise Gezi Parkı olayını “Bir kaç çapulcu” nun işi. ”Yol ver gidelim, Taksim’i ezelim” sloganları ile yürüyor. Halkla inatlaşıyor. 130) Tayyip Bey alel acele bu mitingleri kime karşı yapıyor? Meydanlardaki gençlere karşı. 131) Tayyip Bey son iki yıldır çizdiği profil. ABD, AB, Arap Ülkeleri liderlerini, İsraili, İran’ı, Rusya’yı çok rahatsız etti. Karar verildi.

Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti! TAYYİP KENDİNİ MÜSLÜMAN GÖSTEREN BİR YAHUDİDİR.!!!

TÜRKLERIN DIRILISI!! Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti

Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti! UYAN EY MİLLETİM KALK YERİNDEN!

Başbakan Tayyip Erdoğan " Makyaj yapan kadının kaportası bozuktur "

"Ben bugüne kadar evladından hırsızlık öğrenen baba görmedim, duymadım. Hırsızlık babadan evlada geçer. Evlattan babaya değil. Yönetimlerde hırsızlık yukarıdaki üst yöneticilerden altta ki yöneticilere oradan da halka yansır" RTE - 1994 Belediye Başkanlığı Kongresi https://www.facebook.com/TCumhuriyetiFan?ref=hl

AKP´LI BAKAN, ergenekon delilieri yanlandir!!

Sapikali Tayyip nasil Basbakan yapilmistir!!

YALAN MAKİNASI TAYYİP’İN DEDELERİ NASIL ÖLDÜ? Geçenlerde bir dostumla buluşmak için bir köy kahvesine gittim. Tam kapıdan içeri adım attım ki, televizyonda yine Tayyip... Döktürüyor şerefsiz... En az 20 kişi pür dikkat izliyor. Suratından ve sesinden öyle tiksinmişim ki, geri dönüp kendimi dışarı attığım anda bir cümlesi kulaklarımda yankılandı: "Benim dedem de Sarıkamış'ta donarak şehit olan 60 bin mehmetçiğin arasındaydı." Kulaklarıma inanamadım: "Siktir şerefsiz" diye bağırmışım, kahvedeki köylüler birden ayağa kalkarak bana bakmaya başladı. Karşılarında yabancı bir vatandaş gören köylüler: "Doğrusunu söyle de biz de öğrenelim" dediler. Aralarına oturdum, hem anlattık, hem çaylarını içtim. Anlattıklarımın özeti şuydu: Ana tarafından dedeleri Gürcüydü ve hepsi eceliyle ölmüştü. Baba tarafından dedeleri Rum'du, ikisi hariç hepsi eceliyle ölmüştü. Asılarak ölen dedesi Memiş, Gürcü Çetelerle ve Ermeni çetelerle bir olmuş, onlarca Osmanlı askeri öldürmüş, onlarca Türk kadına tecavüz etmişti. Bakatoğlu isyankar Memiş adıyla ün yapan bu dede, Osmanlı askerlerince asılarak idam edildi. Memiş’in oğlu Bakatoğlu (isyancıoğlu) Teyyup da öldürüldü. Fakat bu dedenin neden öldürüldüğü aydınlatılamadı. Kıskançlık krizine giren bir Rum koca tarafından öldürüldüğü söylense de, Tayyip yandaşı bazı tarihçiler “vakıf arazisi” hikayeleri uydurarak, Tayyip’in dedesini “hak yemeyen namuslu bir vatandaş” olarak anlattılar. Dahası, Tayyip’in yalakası tarihçiler, dede Teyyup’u beş vakit namaz kılan bir hafız olarak tanıttıkları gibi, camide namaz kılarken öldürüldü yalanını uydurdular.... Oysa dede Teyyup Hıristiyan’dı… İşte uçkurubozuk bu dedenin adını mini minnacık toruna koydular, Recep’in ikinci adı Teyyup oldu… Fakat Nüfus Müdürlüğü’ndeki memur adını yanlışlıkla Teyyup yerine Tayyip yazınca… Recep Teyyup oldu Recep Tayyip… Büyüdü futbolcu oldu, Başbakan oldu ve başımıza bela oldu… Sözün kısası: Sarıkamış dağlarında ölen Mehmetçiklerimizin arasında Tayyip’in dedelerinden hiç biri yoktu. Ölen Mehmetçiklerimizin sayısı 60 bin değil, 23 bindi… (Allah rahmet eylesin). Yalancının mumu tam 11 sene yandı… Namussuz şerefsiz hırsız yoldaşları yalakaları sayesinde… Diyorum ya her zaman Allahsızlar ve Kitapsızlar Partisinin şerefsiz neferleri… Allah belanızı versin… Kenan Akkuş (esrehber) http://kenanakkus.blogspot.fr/2013/12/yalan-makinasi-tayyipin-dedeleri-nasil.html

İNSANA ; KENDİSİNİ ''KEK'' GİBİ HİSSETTİREN FİLM !!! AŞK , SEKS , İHANET !!! HIRTLIK , HIYARLIK !!! HEPSİ BU ACAYİP FİLİMDE , SEYRET SEYRET KAFAYI YE 6 OSCAR'A ADAYDI ! MİLLETE 9 DOĞURTTUKLARI İÇİN ! ''' 9 OSCAR ALDI !!! ''' ABİDİK-GUBİDİK Bİ SENARYO !!! SIFIR KABİLİYET , SIFIR KALİTE , HERŞEY SIFIR ! KOŞ VATANDAŞ KOŞ !!! BAYAT MALLARA KOŞ !!!

Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti "Ben bugüne kadar evladından hırsızlık öğrenen baba görmedim, duymadım. Hırsızlık babadan evlada geçer. Evlattan babaya değil. Yönetimlerde hırsızlık yukarıdaki üst yöneticilerden altta ki yöneticilere oradan da halka yansır" RTE - 1994 Belediye Başkanlığı Kongresi ???? LAN BU ADAM HAKLI CIKMISTIR???? SASIRDIM VALLA?? BIRKERE YALAN SÖYLEMIYOR!! HAYRET!!!! AYNEN ASAGADAKI LINK ONUN KONUSMASIDIR!! https://www.facebook.com/photo.php?fbid=595228127211366&set=pcb.595229287211250&type=1&theater

İşte yolsuzluk operasyonunun merkezindeki El Kadı'nın ABD'nin elindeki dosyası 47 05.01.2014 10:50 Karakter boyutu : Hürriyet gazetesinin Washington muhabiri Tolga Tanış, yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun merkezindeki isim Yasin el Kadı'nın Washington'da izini sürdü. Erdoğan'ın "kefilim" dediği Kadı'nın ABD için El Kaide'ye desteğinin kesin olduğunu söyleyen Tanış, bu bağlantıyı yazdı. Türkiye'nin terörü finanse eden 11 ülke arasında sayıldığını söyleyen Tanış, 2014'ün El Kaide ile mücadele yılı olacağını ve Türkiye'nin bir tehlikeye doğru sürüklendiğini söyledi. İşte Tanış'ın o yazısı: Washington, Başbakan’ın “Kefilim” dediği Yasin El Kadı’nın El Kaide bağlantısından hiçbir şüphe duymuyor. İşte Suudi milyarderin Amerikan resmi raporlarına giren bağlantıları "Hikâyenin başını kabaca biliyorsunuz. 11 Eylül oldu. Ve Amerikalılar dünyanın dört köşesinde bir El Kaide avı başlattı. 1955 Kahire doğumlu, Suudi Arabistan vatandaşı Yasin El Kadı da İkiz Kuleler’e çarpan uçaklardan bir ay sonra ağa takılanlardandı. Önce Washington açıkladı. Ve El Kadı, 12 Ekim 2001’de terörizme destek suçundan ABD’nin kara listesine girdi. Beş gün sonra, 17 Ekim’de aynı kararı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi aldı. Ondan iki gün sonra, 19 Ekim’de de Avrupa Birliği Konseyi. Böylece El Kadı, yedi günde El Kaide için yapılan bütün listelerde yerini aldı. Uzun bir hukuk mücadelesi başladı sonra. Ve El Kadı, karar alma süreçlerindeki bazı usul hataları nedeniyle önce 2010’da Avrupa’nın sonra da 2012’de BM’nin listesinden tamamen çıkmayı başardı. Ancak konu Türkiye’de bambaşka bir tartışma başlattı. Çünkü El Kadı, BM’nin kararı uyarınca Türkiye’deki bakanlar kurulunun 22 Aralık 2001’de aldığı malvarlığını dondurma kararına karşı açtığı davada Başbakan nezdinde destek buldu. * Erdoğan, 25 Aralık 2006’daki TBMM tutanaklarına göre “Evet, Yasin El Kadı’yı tanıyorum, kendisine inanıyorum, güveniyorum, param kadar da kefilim, kefil olurum!” dediği Suudi için halen kendinden emin. Ancak sorun, El Kadı’yı halen terör finansmanı kara listesinde tutan Washington da kararından emin. Bunu hafta içi konuyla ilgili görüştüğüm Hazine Bakanlığı Sözcü John Sullivan da ilk defa açıkça teyit etti. “Yasin El Kadı ile ilgili son değerlendirmeniz nedir” dedim. “ABD tarafından belirlenen kara listede kalmaya devam ediyor” dedi. “Bu konuda Türk hükümetinin yaklaşımını nasıl karşılıyorsunuz” dedim. “Tek söyleyebileceğim, biz kararımızdan eminiz” dedi. “Kaygılarınızı Türk hükümetine ilettiniz mi” dedim. “Sadece kara liste kararı hakkında konuşabilirim. Karar, ABD vatandaşlarının onunla iş yapmasına yasak getiriyor ve ABD’de sahip olduğu tüm malvarlığı ve hesapların dondurulmasını gerektiriyor” dedi. * Peki neden? Amerikalılar Yasin El Kadı konusundaki kanaatlerinden nasıl bu kadar eminler? El Kadı’nın Türkiye’de resmen ilişkili gözüktüğü üç şirket var. Bunlardan biri, Şubat 1993’te tescil edilen Ella Film. El Kadı küçük ortak. Şirketin yüzde 90’ı ise 70’lerde Suudi Arabistan’da İslam iktisadı konusunda dünyanın ilk uluslararası kongresini organize eden isimlerden Muhammed Ömer Zübeyir’e ait. Şirketin eski ortakları ise Mehmet Fatih Saraç ve yine Suudi kökenli Usame bin Halife, Abdul Aziz Abul Faraj ve sinemacı Mustafa Ablak. İslami çizgi filmler üretip bunları Malezya’dan Kuveyt’e tüm Müslüman ülkelere pazarlamak için kurulan şirketin para kaynağı El Kadı. El Kadı’nın ortak olduğu diğer bir şirket ise Şubat 1995’te tescil edilen Caravan Dış Ticaret. Orada ortaklık ilişkisi kurduğu isimler ise yine Saraç ve Zübeyir. * Kadı’nın ortak olduğu bu iki şirketin de adresi aynı. Perpa İş Merkezi No:942. Ancak Amerikalılara göre asıl önemli bağlantı, tıpkı El Kadı’nın şirketleri gibi yine Perpa İş Merkezi’nde olan ve iki kat yukarıda 1381 numarada yer alan Maram Seyahat şirketi. Amerikan finansal istihbaratı, El Kadı’nın 1998’de ocak ayından Ağustosa kadar Cenevre’deki hesaplarından Perpa’daki Maram’a 1.25 milyon dolar transfer ettiğini tespit etti. Maram’ın da El Kaide’nin paravan şirketlerinden olduğu anlaşılınca, El Kadı için kara liste yolu açıldı. Peki kim bu Maram’ın arkasındaki isimler? * Ocak 1997’de tescil edilmiş gözüken Maram, 11 Eylül saldırılarından dört ay önce sicil kaydını kapatmış. Son görünen ortakları, kayıtlarda yazdığı şekliyle, Mohammed Luay Bayazied ve Wael H.A. Jelaidan. Eski ortakları ise M. Mahmoud Salim Ahmed ve T. Muh-Gawhar Mubarak. Yasin El Kadı’nın avukatı, ABD’nin hakkında aldığı kara liste kararına yaptığı itirazda, Maram’a aktarılan paraların eğitim amaçlı olduğunu savundu. Halkbank’taki Süleyman Aslan’ın ayakkabı kutusu için bulduğu Makedonya üniversitesi hikâyesinde olduğu gibi, El Kadı da “Paralar Yemen’de yapılacak bir okula gidecekti” dedi. Ancak Amerikalılar, Maram’ın El Kadı’dan gelen paraları yolladığı Yemen’deki İman Üniversitesi’nin de aslında bin Ladin’e yakın kişilerce yönetildiğini belirledi. Okulun rektörü olan ve aynı zamanda Yemen’deki Müslüman Kardeşler’in liderliğini yürüten Abdülmecit Zindani’nin, Afganistan’da bin Ladin’le omuz omuza çarpıştığı belirlendi. Ve Şubat 2004’te de Zindani ABD tarafından kara listeye alındı. * Bitmedi. Maram’ın eski ortağı Salim de El Kaide’nin finans sorumlusu olma suçlamasıyla ABD’de hapse atıldı. Salim’in Maram’da hisselerini devrettiği, El Kadı’nın eski dostu Jelaidan, Eylül 2002’de yine El Kaide bağlantısı nedeniyle kara listeye alındı. Ve son olarak, Maram’da Jelaidan’ın ortağı gözüken Bayazied’in, ABD’de yapılan bir yargılamada, tanık ifadeleri sonucu kod adı ‘Ebu Rida El Suri’ olan bir El Kaide lideri olduğu ve örgüt için silah alımı yaptığı ortaya çıktı. Ve Yasin El Kadı da Malezya’dan Yemen’e uzanan, içinde El Kaide’den Müslüman Kardeşler’e birçok yapılanmanın olduğu kocaman bir ağın tam ortasındaki kişi olarak sivrildi. * Hatırlarsanız, 2013’ün başında da Usame Bin Ladin’in damadı meselesi vardı. El Kaide’nin sözcülüğünü de yapan Süleyman Ebu Geyt, İran’dan yasadışı biçimde Türkiye’ye girdi. Ve Türkiye, 33 gün süren krizde Ebu Geyt’i Amerikalılara teslim etmeyi reddetti. Geldiği ülke İran, “Biz almayız” dedi. Vatansız olduğu için gönderileceği ülkesi de yoktu. En sonunda Ebu Geyt’in Ürdün’e yollanmasına karar verildi. Amerikalılar da adamı orada teslim aldı. Peki tüm bunlardan sonra sonuç ne oldu? Yasin El Kadı kefaleti, Ebu Geyt direnişi sonrası… Terör finansmanı ile mücadele için kuruluan Finansal Eylem Görev Gücü’nün (FATF) geçen ekim Paris’te yapılan toplantısında, Türkiye riskli ülkeler listesinde tutuldu. Ve Türk hükümetinin itirazlarına karşın Ankara, utanç verici bir şekilde El Kaide’nin cirit attığı Suriye ve Yemen’in de aralarında olduğu 11 ülkelik izleme grubunda kaldı. Kararı Sullivan’a sordum. Verdiği cevap şu oldu: “Türkiye, FATF’nin izleme sürecinden çıkma kriterlerini henüz karşılamadı.” * Görüyorsunuz değil mi… Suriye’den sonra Irak da karıştı. Ve El Kaide yüzünden Türkiye’nin güney sınırı yangın yerine döndü. Eylülde herkesin Esad’a karşı bir savaş beklediği sırada anlatmaya çalışmıştım. Asıl savaş 2014’te El Kaide’ye karşı diye… Ama Suriye’ye giden silahlar, El Kadı’ya kefalet derken… Ankara yaklaşan fırtınayı görmemekte halen ısrar ediyor. Ve göz göre göre ülke bir inadın peşinden gidiyor." Odatv.com

ÖNCEDEN NERDEYDIN LAN!!

Emin Çölaşan Emin Çölaşan emincolasan@sozcum.com 5 Ocak 2014 Diğer Yazıları Diren Tayyip diren! Facebook'ta Paylaş Sevgili okuyucularım, Türkiye Cumhuriyeti’nin ne durumlara düşürüldüğünü, hangi kafaların elinde kaldığını hep birlikte bazen gülerek, ama çoğu zaman da utanarak izliyoruz. Meclis Başkanı çıkmış ortaya “Yargının bağımsızlığı ölmüştür. Koyduğumuz kuralları önce kendimiz çiğniyoruz” diyor. Olanları henüz anlamış! Başbakan Yardımcısı “Şeyini şey ettiğimin şeyi” Bülent Arınç çıkmış piyasaya, Tayyip’in milletvekili ve başdanışmanı olan Yalçın Akdoğan’la dalga geçiyor: “Hem milletvekili olacaksın, hem de başdanışman olacaksın. Bu iki görevi devam ettiremez” diyor. Bozuk bir saat bile günde iki kez doğruyu gösterir ya!.. Bülent bazen doğruları söylüyor. Tayyip’in oğlu Bilal’i savcılık çağırıyor, arkadaş takmıyor ve ifade vermeye gitmiyor. Tayyip sürekli çığırtkanlık yapıyor: “Türkiye’nin olağanüstü kalkınmasını hazmedemeyen iç ve dış çevreler bize komplo kurdu.” Diyelim ki onlar komplo kurdu, peki senin Meclis Başkanın, Başbakan Yardımcın da o komplonun içinde mi? * * * * * Son MİT olayını izledik. Suriye’ye giden bir TIR’ın silah ve cephane yüklü olduğu ortaya çıktı. Savcı olaya el koydu, İçişleri Bakanlığı ve Hatay Valiliği arama yapılmasını önledi. TIR’da MİT’çiler vardı, onlar da jandarma ve polise arama yaptırmadılar. “Bu TIR’da devlet sırrı var, dokunamazsınız” dediler. Dosya arama yapmak isteyen savcıdan alındı, TIR Suriye’ye giriş yaptı. Bunlar olurken İçişleri Bakanı “Kamyonda Türkmenlere gönderilen gıda yardımı vardı. Herkes işine baksın” dedi. Türkmenler kendilerine öyle bir yardım gelmediğini söylediler. Gümrük Bakanı dün bu TIR’ın sınırımızdan çıkmadığını iddia etti! Uçtu uçtu TIR uçtu! Silah ve cephane yüklü TIR, Suriye’de Esad’a karşı vuruşan şeriatçı örgütlere gidiyordu. İnsanlar birbirini öldürsün diye bugüne kadar böyle yüzlercesi gönderilmişti. Bu sefer İsrail olaya el koydu, ihbarını yaptı ve işi açığa çıkardı. Son yolsuzluklar nedeniyle görevden alınan eski Bakan Zafer Çağlayan’ın, birkaç ay önce o meşhur İranlı Rıza da yanında olduğu halde, onun özel jeti ile aile boyu Mekke’ye gidip umre ziyareti yaptıkları belgelendi. Bir yanda ortada yüzlerce trilyon vurgun parası dönerken, birileri o adamın uçağı ile umreye gitmiş. Allah kabul etsin. Mutlaka eder! Yeter ki sen diren Tayyip! * * * * * Bütün bu olanlar sonrasında Tayyip’in sinir sistemi iyice çöktü, rahatsızlandı. Her gün feryat etmesinin bir yararını şu dakikaya kadar göremedi. Son çare olarak dün yandaş gazetecileri çağırıp derdini onlara anlattı ama artık çok geç. Dış basını izliyor musunuz? Tayyip Türkiye dışında tam anlamıyla topal ördek oldu. Düne kadar emirlerini almaktan onur duyduğu ABD ve AB bile artık Tayyip’i açıktan eleştiriyor, kınıyor, alay ediyor. Bu şahsın şimdi tek avuntusu var: “Esas olan sandıktır. Kararı milletimiz verir.” Yeri gelmişken kendisine bir soru sorayım: 2009 yılında yapılan yerel seçimleri Adana’da, Türkiye’nin dördüncü büyük ilinde MHP’den Aytaç Durak kazandı. Tayyip Adana’yı kaybetmişti, bu durum midesine oturdu. Aytaç Durak hemen ardından yolsuzluk yaptığı gerekçesiyle İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alındı. Üzerine müfettişler salındı, davalar açıldı ve Aytaç Durak hepsinden aklandı. Ama görevine iade edilmiyor! İşte sandıktan çıkmanın sonucu! Sandıktan Tayyip çıkmışsa, ölünceye kadar konuşur. Ama başkaları çıkmışsa, diktatör kimliği ile sandığı hiçe sayar, yakıp yıkar, milletin tercihine karşı saygısızlık sergiler! Bu işleri iyi bilir. * * * * * * Bir süre önce yazdığım bir yazıda “Lağım henüz patlamadı ama sızıntı yapıyor” demiştim. Lağım artık patladı. Etrafı pis kokular sardı, her taraf pisliğe bulandı. Lağım evinizde patlarsa çare bulursunuz. Usta getirip boruları açtırırsınız. Ama ülkede patladığında ne yapacaksınız? Lağımı patlatanlar iş başında! Son derece pişkin, aymaz… Sırıtıyorlar, suçu başkalarının üzerine atıyorlar! Bir ülke düşünün, yargısı teslim alınmış, bağımsızlığı elden gitmiş. Bunu Cemil Çiçek söylüyor. Bir ülke düşünün, Tayyip-Fethullah-Apo üçlüsü yönetiyor. Şimdi kavga ilk ikisinin arasında. Düne kadar aynı yolun yolcusuydular, işin içine dershane kavgası, para kavgası girince dostluk mostluk kalmadı. Üçüncüsü ise İmralı’da pusuda bekliyor. “Geçici olarak gündemden düştüm ama yine çıkarım” diyor. Bu çapsız iktidarın yönetiminde Türkiye Cumhuriyeti’nin içine düşürüldüğü durum içler acısıdır. Soygun, vurgun, ayakkabı kutuları, hırsızların jetleriyle yapılan Hac ve umre gezileri, Allah-Peygamber-Kuran feryatlarının arkasına saklanan yolsuzluklar… Bir şey değil, dış dünyaya bile rezil olduk. Allah belalarını verecek. İlker Başbuğ’un kitabı Sevgili okuyucularım, Necdet Bey’den önce Genelkurmay Başkanlığı makamında oturmakta olan İlker Başbuğ günün birinde tutuklandı, özel mahkemede yargılandı ve müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Gerekçesi: Silahlı terör örgütü kurma ve yönetme, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs! Bir Genelkurmay Başkanı düşünün, yargı kararıyla terörist ilan edilmiştir. Aynen öteki Kuvvet Komutanları, Ordu Komutanları, subaylar, siyasetçiler, rektörler, üniversite hocaları, gazeteciler gibi!.. Başbuğ bugün itibariyle tam iki yıldır hapishanede. Ergenekon davasında kararlar 5 Ağustos günü açıklandı, gerekçeli kararlar aradan beş ay geçmesine karşın henüz ortada yok. * * * * * * İlker Paşa’nın hapishanede yazdığı kitap önceki gün elime geçti ve bir gecede okudum. “Suçlamalara Karşı Gerçekler” (Kaynak Yayınları.) Kitabın kapağında Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözü: “Düşmanlarımız herkesten evvel subayları öldürür.” İlker Başbuğ, kitabında tutuklanma öncesinde ve sonrasında yaşadıklarını anlatıyor. Mahkeme tarafından nasıl tutuklandı, cezaevinde neler yaşadı, mahkemede neler oldu… Ayrıca pek çok belge açıklıyor, gülünç davanın perde arkasını anlatıyor. Bir Genelkurmay Başkanı düşünün ki Ergenekon terör örgütünü (!) kurmuş ve yönetmiş, Tayyip hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etmiştir! Emrinde 600 bin kişilik ordu vardı. Bunu yapacak olsaydı, karşısında bir değil bin Tayyip olsa direnmesi mümkün olur muydu? Yargıyı siyasete alet ettiler, hukuku çiğnediler. İlker Paşa’yla birlikte bütün Balyoz ve Ergenekon tutsaklarına buradan saygılarımı iletiyorum, bu kitabı mutlaka okumanızı öneriyorum.

Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti! UYAN EY MİLLETİM KALK YERİNDEN! FACEBOOK LINK: https://www.facebook.com/TCumhuriyetiFan

SON DAKİKA!!! Başbakan marsel danişment'in evlilik teklifini üstü kapalı şekilde reddetti. AKP´NIN SECMEN TAPANI ISTE, HEP SAPIK SOBUK KISILERE! NORMAL BIRI YOK BUNLARDA!!

Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti! UYAN EY MİLLETİM KALK YERİNDEN!

Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Necmettin Erbakan Tayyib Erdogan ve sionizm hakkinda!!

Bagimsiz Türkiye Cumhuriyeti Sayfasi!! TÜM HABERLER BURDA!! INDEPENT TÜRKISH REPLUBLIK ALL NEW´S YOU GET HERE!! https://www.facebook.com/TCumhuriyetiFan?ref=hl

Bagimsiz Türkiye Cumhuriyeti Sayfasi!! TÜM HABERLER BURDA!! INDEPENT TÜRKISH REPLUBLIK ALL NEW´S YOU GET HERE!! https://www.facebook.com/TCumhuriyetiFan?ref=hl

Bilinçaltında ki “Türklük” Nefreti… 03 Ocak 2014 E-posta:yasarkiraz@mynet.com Facebook Paylas “Ben büyük Ortadoğu projesinin eş başkanıyım” “Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesi eş başkanıyım” diyor, Recep Tayyip Erdoğan. Yani şunu demek istiyor; “Bu projenin fikir babası olan ADB ve İsrail’in terörüne ortağız ve destekliyoruz .” Ülkeyi bölmek istiyorum temalı siyasi bir söylem. Biz Müslüman’ız diyorlar…! Emperyalizm ile abdest alıyorlar…! *** AKP Hükümeti, 2010 yılında “Çinlilerin Türkiye çıkarması” olarak da kabul edilebilecek ziyaretleri sırasında yapılan 8 maddelik anlaşma yaptığı sızmıştı basına. “Terörle Mücadele Anlaşması” olup Çin'in nezdinde Türkiye Doğu Türkistanlılarının hepsi birer “terörist”tir, dediler ve kabul ettiler. Türkiye’de 2012 yılında “Çin Kültür yılı” yapıldı… Konya’da “Çin parkı” açıldı! Biz Müslüman’ız diyorlar! Komünizm ile abdest alıyorlar! *** AKP’nin sözüm ona çözüm süreci ise, ihanetten öte başka bir şey değildir. İmralı iti ile görüşerek; Önce; özerklik verilecek, genel af çıkarılacak, İmralı iti serbest bırakılacak; Sonra; Başkanlık sistemi için PKK’nın desteği alınacak, en son ise ABD ve İsrail eşliğinde BOP için diğer Arap ülkelerine karşı kullanılacak. Peki verilen binlerce şehidin kanı! Biz Müslüman’ız diyorlar! Kan ile abdest alıyorlar! *** Türklük, Türk bayrağı, milliyetçilik, andımız, gibi değerlerimizi teker teker yok etmeye başladılar. Zinayı helalleştirdiler. Biz Müslüman’ız diyorlar! Cenabet abdest alıyorlar! *** Suriye için egemenlere, salya sümük yalvardılar. N’olur savaşalım, Davutoğlu: “İsteyenler gelsin Suriye’ye saldıralım” Biz Müslüman’ız diyorlar! Sümük ile abdest alıyorlar! *** Kültür emperyalizmine destek olup, bu milletin genetik kodları ile oynayarak; Domuz başta olmak üzere börtü böcek yedirmeye başladılar. Biz Müslüman’ız diyorlar! Domuz kanı ve İrin ile abdest alıyorlar! *** Hükümetin, kontrolünü kaybetmemesi vesayeti altına aldığı devleti ve egemenliğindeki kurumları başka biri/birilerine kaptırmama savaşı veriyor. “Sana yedirmem” “Ben yerim” savaşları… Biz Müslüman’ız diyorlar! Sidik ile abdest alıyorlar! *** Tarihin en büyük “hırsızlığına” imza attılar. Masumun, fakir fukaranın, garibin, yetimin, öksüzün ve tüyü bitmemiş çocuğun hakkına hayâsızca tecavüz edip, gasp ettiler. Bu kişilerin hayallerini ve geleceğine ipotek koyarak çaldılar. Çalarken de masumiyet bahaneleri ile yaptılar. Biz Müslüman’ız diyorlar! Gözyaşı ile abdest alıyorlar! *** İmza attıkları “hırsızlığı” ise örtbas ederek legalleştirme çabaları ise son gaz devam ediyor. Hem legalleştiriyorlar hem de “helalleştiriyorlar”! Ülke ekonomisine verdikleri zararı ise halkın anasını ağlatarak kapatmaya çalışıyorlar. Vergilere zam, sigaraya zam, alkole zam. Hortum’a (!!!) zam. Biz Müslüman’ız diyorlar! Rakı ile abdest alıyorlar! *** Sonuçta “para” lafı duydukları zaman gözleri yuvalarından fırlıyor, salyaları akıyor. Sonra; Biz Müslüman’ız diyorlar! Salya ile abdest alıyorlar! *** Bütün bu siyasetin yanında yer alan ve iktidarın fermuarına yakın duran; “Yalaka basın” “Liberal yandaş” STK’lar, dernekler, vakıflar vs… Abdest alacak hiçbir şey bulamıyorlar. Abdestsiz duruyorlar namaza… *** Hıyar tuz ilişkisi içerisinde bulunan ve hiçbir şey yokmuş gibi AKP’nin değirmenine su taşıyan ve arkasından koşan “kuru kalabalık” ise, Bunlar da Müslüman’ız diyorlar! Solüsyon ile abdest alıyorlar! *** Yazının sonu: AKP’nin Doğu Türkistan, Kafkaslar, Musul, Kerkük yani Türkmeneli’ne karşı Filistin’i, Suriye’yi ve diğer Arap ülkelerini tercih etmesindeki neden, bilinçaltındaki “Türklük” nefretinin dışa vurumudur. Evet, biz Türk’üz ve Müslüman’ız! Su ile abdest alıyoruz! *** Diktatörlük, yalancılık, hırsızlık ve dolandırıcılıktan; Al Capone, Eyüplü Halit, Sülün Osman, Pol Pot, Adolf Hitler, Benito Mussolini, Mao Zeodung kaçmış bunların içine… İflah olmazlar! Kumpas kurmadıkları yer kalmadı! http://www.haberiniz.com.tr/yazilar/koseyazisi82405-Bilincaltinda_ki_Turkluk_Nefreti%E2%80%A6.html

Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti "! PAYLASIM REKORU KIRACAK ANDIMIZ TEPKISII

Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti! Necmettin Erbakan Tayyib Erdogan ve sionizm hakkinda

Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti! ISTIKLAL MARSI VE GENCLIK HITABESI!!

OKU - OKUT ! İŞTE TÜRKİYE'NİN İÇİNE DÜŞTÜĞÜ DURUM ! detay için tıklayınız ╚► http://www.haberfedai.com/haber/12246/hataydaki-o-tir-devlet-sirri-cikti —

MUHARREM INCE´NIN SÜPER KONUSMASI!! CHP´NIN GERCEK ADAMI!! http://www.youtube.com/watch?v=lrXqDCOF2Ro&feature=c4-overview&list=UURsUCaI6_GeL4el1X8bUMNg

YOUTUBE´DA YASAKLI BANKA BELGESELI!! GOLDMAN AND SACHS BIR BANKA DÜNYA YÖNETIYOR! BU BANKA´DA ABD TÜM SIYASETCILERI VEKIL OLMADAN CALISIYOR YADA VEKILIK HAYATINDA SONRA GENE BU BANKAYA HIZMET EDIYOR!! HATTA AVRUPA´DA BAKANLAR BILE BU BANKA´YA CALISMISLARDIR!! YANLIS BELGESEL ALMANCA!! http://tuerkiyecumhuriyeti.blogspot.de/2013/10/eine-bank-regiert-die-welt-goldman-sachs.html

ERGENEKON VE BALYOZ TERTİBİNİN NASIL BİR KİNİN ESERİ OLDUĞUNU EN İYİ ANLATAN VİDEO!!!! ARKADASLAR!! TEYYIP BUGÜNLER KOMPLO VAR DIYOR!!! TEYYIP DARBE VE DIS GÜCLER YAPTIGI DIYOR! SIMDI´DE TSK KUMPAS YAPILDI DIYOR!! PEKI NEDEN TEYYIP "BÜLBÜL" KESILIDI!! CÜNKÜ YARGI ELE GECIRMEK ICIN, BIRDEN ONUN YARGISI ONU HEDEF ALINCA KENDINI KURTARMAK ICIN BIRDEN KENDI KURDUGU TSK KARSI KUMPASI YARGINI ÜSTÜNE ATARAK KENDI GÖTÜNE KURTARMAYA CALISIYOR!! https://www.facebook.com/photo.php?v=593431340724378&set=p.593431340724378&type=2&theater

Soner Yalçın Soner Yalçın syalcin@sozcu.com.tr 1 Ocak 2014 Diğer Yazıları Kapolar Facebook'ta Paylaş Ölüm dö­şe­ğin­de iken Tur­gen­yev, Tols­to­y’­a yal­va­ran bir mek­tup yaz­dı: “Ya­ra­tı­cı­lı­ğı­nı­zın en ve­rim­li yıl­la­rı­nı dün­ya için bir an­lam ta­şı­ma­yan din­sel ik­ti­da­rın gü­cü için har­ca­ma­yı­nız; ede­bi­ya­ta ge­ri dö­nü­nüz, si­zin ye­te­ne­ği­niz ora­da…” Tür­ki­ye­’de son 11 yıl­da din­ci ik­ti­da­rın gü­cü için ka­lem oy­na­tan ne çok ya­za­rı­mız ol­du. Ne de­me­li­yiz şim­di bun­la­ra; ne tep­ki gös­ter­me­li­yiz? Bi­li­yo­rum ki… Ta­rih; her tür­lü bağ­naz zor­la­ma­la­ra bo­yun eğen­le­re kar­şı acı­ma­sız­dır. Yi­ne de bo­yun eğen ya­zar­la­rı iki­ye ayı­rı­yo­rum. Bi­ri… Güç, ma­kam, şöh­ret, pa­ra uğ­ru­na hiç­bir şey­den çe­kin­me­yen; ona ula­şa­bil­mek ve onu elin­de tu­ta­bil­mek için her şe­yi gö­ze alan; bu uğur­da önün­de­ki her­ke­si ezip ge­çen; sev­gi, dost­luk, ve­fa, min­net bil­me­yen; sa­de­ce ken­di­ni dü­şü­nen bağ­naz­lar… Ya­ni: “Ka­po­lar.” Bizim Kapolar (!) Nedir; kimdir bu “Kapolar” bilir misiniz? Naziler, toplama kamplarında kendilerine hizmet edecek tutuklular seçtiler. Bunlara “kapo” adını verdiler. Fakat “Kapo”, toplama kampıyla sınırlı değildi; Hitler 1933’te iktidarını perçinledikten sonra Yahudileri belli mahallelerde/gettolarda toplamaya başladı; başlarına da bir Yahudi koydu. Yani Nazilerle işbirliği yapan bir Yahudi. Onlara da “Kapo” deniliyordu… Yani “Kapo”yu dönek diye geçiştiremeyiz; zalim bir şeytanla işbirliği yapan; tüm değerleri satan “ruhu tutuklu” kişi. Bizim açımızdan mesele şu: “Kapo” sadece yazan-çizen değil; kurulan kirli tezgah içinde gönüllü olarak yer alan çete üyesi. Bilerek, kasıtlı şekilde bilgi kirliliği yaratan kişi. Gazeteci/köşe yazarı görünümünde psikolojik harp ajanı. Örneğin: Odatv operasyonunun başlamasına neden gösterilen bir polis raporu var. Rapora göre, “Haliç’te Yaşayan Simonlar” kitabını Hanefi Avcı değil, ben yazmıştım! Rapor bu iddiasını basında çıkmış tam 32 yazıya dayandırdı. Kim mi bu isimler? Alper Görmüş, Yiğit Bulut, Rasim Ozan Kütahyalı, Önder Aytaç… Uzatmayayım. Aslında benim yazmadığımı çok iyi biliyorlardı. Asıl maksatları kamuoyunu Odatv operasyonuna hazırlamaktı. Ve polis bu yazıları dayanak göstererek bizi hapse attı. Yani; aslında “gazeteci” değildiler “Kapo” idiler. Dönem değişti. Bugün Hanefi Avcı’ya övgü diziyorlar! Evet; Naziler insanlık tarihinin en büyük zalimliğini yaparken “Kapolar”dan destek aldı. Ve bunu Yahudiler hiç unutmadı. Peki… “Silivri Toplama Kampı”na atılan yüzlerce kişi kötülüğün simgesi bizim “Kapoları” unutacak mı? Yargı önüne çıkacaklar mı? Zaman gösterecek… Gazetecilerin yargılanması Ve: İktidarın bağnazlığını görmemiş; yazılarıyla destek vermiş ikinci tür yazarlar var. Onların cezası ne olmalıdır? Bunlar dün destekledikleri Başbakan Erdoğan konusunda bugün büyük bir kırgınlık yaşıyor. Peki “hatalarını anladılar” diye “kabul” edecek miyiz? Yoksa onların da “yargılanmaları” gerekiyor mu? Türkiye çok sert bir siyasal iklimden geçiyor. Bu nedenle şimdi yazacaklarım, “olayı yumuşatıyor” diye çok kişiden tepki alabilir. Fakat ben “fikir yanlışlığının” ancak böyle “yargılanması” tarafındayım. Yazayım; Fransa’dan örnek vereyim: Maurice Barres sıkı bir dönek’ti!.. 1918’de Dada Manifestosu yayınlandı. Geleneğe ve estetik beğeniye karşı, bir yandan da gerek dilsel, gerekse ahlaki ya da toplumsal her türlü sisteme karşı bir hareketti Dadacılık. Duchamp’ın pisuvarı, Picabia’nın tuvalin üstüne mürekkep atması gibi çalışmalar Dada akımının ürünüydü. Breton ve Aragon gibi Dada’cıları (daha sonranın gerçek üstücüleri) etkileyen isim işte bu Maurice Barres idi! “Özgür Bir Adam” ve “Berenice’nin Bahçesi” gibi toplumsal yapıların yanlışlığını ortaya çıkaran, kurulu düzeni şiddetli eleştiren ve hatta isyana davet eden kitaplar yazdı. Ne yazmıyordu ki: - “Hayata ağzında sövgüyle girmeyen gençler hakkında pek iyi düşünmem.” - “Yirmi yaşında çok şeyi inkar etmek, üretgenlik göstergesidir.” Ve fakat: Gençliğinde başkaldıran, anarşist, sosyalist, ateist Maurice Barres orta yaşından sonra taraf değiştirdi; konformist oluverdi. Yetmezmiş gibi, Dreyfus davasında gericilerin-muhafazakarların safında yer aldı; Vatanperverler Birliği’ni kurarak entelektüellere savaş açtı. DADA’cılar işte bu Maurice Barres’i gıyabında yargılamak için mahkeme kurdu. Başkan A. Breton ve iki yardımcısı T. Fraenkel ve P. Deval idi. Savcı ise R. Dessaignes’ti. Dönek Maurice Barres’in savunmasını L.Aragon yaptı. Mahkemenin ne karar verdiğini yazmayayım; yanlış yorumlanabilir. Evet… Ben ancak böyle “etik” bir mahkemenin kurulmasını arzu ediyorum. Ve aslında gönül istiyor ki… Camus ile Sartre polemiği Keşke… Şöyle tartışmalar yapabilseydik: Camus ile Sartre, Fransa’nın Nazilere karşı direndiği günlerde tanıştı. Dost oldular. Ortak noktaları çoktu; faşizm karşıtlığı gibi… II. Dünya Savaşı sonrasında direnişin parçalanmasıyla farklı politik yollara girdiler. Camus, Sartre’nin işçi sınıfına eleştirel olmayan esrarlı bir tavırla yaklaştığını söylerken; Sartre de, Camus’un içi boş demokrasi ısrarıyla Batı emperyalizmini gerekçelendirdiğini dile getirdi. Camus ile Sartre arasındaki polemik 1950’li yıllarda sadece Fransa’da değil, dünya entelektüelleri arasında da rağbet gördü. Ayrıntıya girmeyelim. ABD’nin önde gelen solcu isimlerinden Stephen Eric Bronner’in kaleme aldığı “Camus, Bir Ahlakçının Portresi” kitabı var. Okurken, Fransız aydınlarının kendi aralarındaki polemiğe hayran kalıyorsunuz. (Camus ve Sartre dönemindeki tartışmalar için özellikle Simone de Beauvoir “Mandarinler”i mutlaka okumalısınız.) Biz de ise polemik; gerçeği aramak ve bulmaktan çok, öç almak amacıyla yapılıyor. Aslında… Son kararı hep tarihin yüce mahkemesi veriyor… DİKKAT! : Yayınlanan köşe yazıları ve haberlerin tüm hakları Sözcü Gazetesine aittir.Kaynak gösterilse dahi köşe yazıları ve haberlerin tamamı yada bir kısmı kullanılamaz.